Üç ülkenin ortak tehdit algısı

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, moda tabirle ‘üst aklın’ dış tehdit algısı reflekslerini belirler oldu. İlk tezahürü Rusya-İran üzerinden çökmüş Suriye...

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, moda tabirle ‘üst aklın’ dış tehdit algısı reflekslerini belirler oldu. İlk tezahürü Rusya-İran üzerinden çökmüş Suriye politikasında çark etme alametleri. Batı’ya ‘dargın’ Ankara; Rusya ve İran üzerinden durumu dengeleyerek kendine manevra alanı açma çabasında.

***

Ankara’nın Suriye’de Müslüman Kardeşler rejimi kurmak emeliyle ABD ve Körfez hattıyla paralel dizilerek giriştiği vekâlet savaşı, çoktan ABD ve Rusya’nın küresel ihtiraslarının tezahürü olmuş paylaşım savaşına dönüşmüştü. Ve ‘Dimyat’a pirincegiderken evdeki bulgurdan olma’ pozisyonuna düşen Ankara’nın telaşı, 16 Temmuz sabahı katlandı. Darbe girişimi dönüm noktası. Hemen öncesinde Rusya ile başlamış flört Suriye dosyasına hızla yansıdı. Ankara’nın temel önceliği değişirken, mesajlarının odak noktası artık ‘Esad’ın kayıtsız şartsız gitmesi’ değil ‘Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması’.

***

Fakat bu İngilizce ‘too little, too late’ (çok az, çok geç) tabirine denk düşüyor. Suriye pratikte İdlib’de El Kaide hilafet varlığı, kuzeyde PYD kantonları ve kuzeydoğu hattında IŞİD hilafet devleti olarak nüfuz alanlarına bölünmüş vaziyette. Aslına bakarsanız ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin dilinden düşmeyen B Planı’nın kalıcılaşması için her zemin mevcut.

IŞİD herkesin Irak ayağıyla yok etmeye yeminli olduğu yapı. El Kaide unsurlarının arkalayıcıları (Türkiye üzerinden) Körfez’in Vahhabi/Selefi monarşileriyken, PYD’ninki hem ABD hem de potansiyel olarak Rusya.

Bu tablodan bu haliyle bütünlüklü siyasi çözüm modeli çıkartmak zor. Hele de Türkiye’nin arzuladığı ‘toprak bütünlüğünü’ garanti edecek türden.

***

Hal böyleyken Suriye’nin kuzeyi bölgenin üç ülkesi için alarm vermekte. Kürtlerin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG), etki alanını Arap nüfusun ağırlıklı olduğu Haseke’ye genişletti, batıda Afrin’e uzanacak koridoru çekmek üzere. 
Türkiye-Rusya-İran hattında diplomasi, hızlanırken Başbakan Binali Yıldırım’ın,“Suriye jetlerinin geçen hafta Haseke’de YPG mevzilerini ilk kez vurmasının Şam’ınKürtlerin oluşturmaya çalıştığı yapının Suriye için de tehlike oluşturduğunu anlamasına” yorması dikkat çekici. Lakin Şam’ın da Ankara’nın da Kürtlerin alan genişletmesini önlemek için kartları şimdilik zayıf. Türkiye’nin daha önce başarısız olmuş cihatçı grupları kullanarak Cerablus’a operasyonunun sonuç verip vermeyeceği örneğin çok şüpheli.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.990 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.528 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 403 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.846 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 182 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar