12 Eylül
Rejim partisi, rövanşizm yürütürken takvim gözetmeyi sever. Kritik nitelikli kimi politika ve icraatın, önceki on yıllarda kırılma yaratmış veya tarihsel kazanım olarak anılan olayların takvimlerine denk...
Rejim partisi, rövanşizm yürütürken takvim gözetmeyi sever. Kritik nitelikli kimi politika ve icraatın, önceki on yıllarda kırılma yaratmış veya tarihsel kazanım olarak anılan olayların takvimlerine denk düştüğü sır değildir.
26 Ağustos’ta açılışı yapılan 3. köprü yakın örnek.
Malum, “milli irade”, rejim partisi gözünde “eşittir” AKP seçmeni. “Milli ira de” nezdinde güç devşirmeye yarayan
3. köprü açılış için, Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruz yıldönümünün seçilmesi rastlantı değildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın henüz başbakanken partisinin milletvekillerine “Sizler bugün 28 Şubat’ın son izini sildiniz” derken kastettiği 4+4+4 kanunu görüşüldüğü sıralarda, Meclis kulislerinde yasalaşma takviminin “inadına” 28 Şubat olacağı konuşuluyordu. Komisyon çalışmalarının kafa göz yaracak şiddette geçmesi, evdeki hesabı sadece bir ay sarkıttı.
***
12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu, AKP’nin takvim rövanşizminin en belirgin ve kalıcı örneği. Takvim rövanşizminin 12 Eylül durağı, AKP’lilerin sevdiği tabirle, hayata muhafazakâr ve din referansıyla bakmayan kesimlerde de muazzam bir “al gı operasyonu” yarattı.
Eşzamanlı yürüyen “tatlandırıcı” ise referandum sonucunda belirleyici rol oynadı. O “tatlandırıcı”nın adı 12 Eylül 1980 darbecilerinin yargılanmasını mümkün kıldığı söylenen düzenleme, yani kaldırılan geçici 15. maddeydi.
O dönem iki generalin yargılanmasının darbeyle hesaplaşmak anlamına gelmeyeceğini söyleyenlerin sesleri cılız kaldı.
Ve 2012 Nisanı’nda Ankara Adliyesi’nde ilk büyük duruşmasını izlediğim dava, 90’lı yaşlarına ulaşmış cuntacı iki generalin, telekonferans aracılığıyla yargılanıp müebbet hapse mahkûm edilmeleriyle sonuçlandı.