Ahmet Şık’ın ‘itham’ı
Ahmet Şık, dinleyen, okuyan herkesi -farklı şiddet ve derinlikte- sarsan “itham”, savunmasıyla tarihe geçti. Gözaltına alındığı 29 Aralık 2016’dan bu yana “Ahmet çıkacak yine...
Ahmet Şık, dinleyen, okuyan herkesi -farklı şiddet ve derinlikte- sarsan “itham”, savunmasıyla tarihe geçti.
Gözaltına alındığı 29 Aralık 2016’dan bu yana “Ahmet çıkacak yine yazacak”diyen meslektaşları/arkadaşları başta olmak üzere, cümle âleme içerideyken nasıl yazılacağını ilan ve ilam etti.
Ahmet Şık, -kendisi bu tanımı kabul etmese de ceza yargılamasındaki adıyla- savunması; gücünü haklılıkta bulan cesareti, -bizlerin çok istediği- tahliyesini dahi talep etmeyişindeki kendine özgü vakar dolayısıyla değil sadece; içeriğindeki nesnel olguların analizi dolayısıyla da tarihsel nitelik taşıyor.
Bugün FETÖ adını almış “Gülen Cemaati’nin, devlet ve toplum için en tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin” en büyük sorumlusununun bizatihi AKP hükümeti olduğu; Ahmet Şık’ın savunmasının temel çatısını oluşturuyor.
Buradaki bazı bölümlerin daha görünür hale gelmesi, toplumun tamamını ilgilendirmesi nedeniyle bir zorunluluk. Bu görünürlüğün önemi dolayısıyla Şık’ın TSK’deki hazırlığın nasıl yapıldığını belgelediği, adımları listeleyeceğim. Listeyi buradan paylaşmamın bir nedenini de FETÖ’nün terör örgütü olarak nitelenmesinde 17/25 Aralık’ın milat alınmasını isteyenlerin tutarsızlığını sergilemek: (Parantez içleri Şık’ın yorumları)
‘Milat’tan sonraki 4 adım
- 9 Mayıs 2012: Askerlik Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirildi. (Cemaat böylece kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu.)