Belediye verilerine “tek düğme”
Siyasette yepyeni bir gerçeklik uç veriyor: Meclis kelimesi akıllara TBMM’den çok belediye meclislerini getirmeye başladı. Partili Cumhurbaşkanlığı, egemenliğin mekanını da değiştirdi. Saray, -olumlu ve...
Siyasette yepyeni bir gerçeklik uç veriyor: Meclis kelimesi akıllara TBMM’den çok belediye meclislerini getirmeye başladı. Partili Cumhurbaşkanlığı, egemenliğin mekanını da değiştirdi. Saray, -olumlu ve Osmanlı özlemi çağrışımları dolayısıyla “Külliye” kelimesi zorlansa da – egemenliğin yeni mekanıdır artık. 17 yıldır işlevi sistematik olarak azalan TBMM’nin egemenlik mekanı vasfı ise ne yazık ki kağıt üzerinde.
Son günlerde, 31 Mart seçim sonuçlarının bu fiili durumda gedik oluşturmaya başladığını görüyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun yayına açtığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki (İBB) görüşmeleri iki oturumda 3.5 milyon kişinin izlemesi bunun kanıtı. (Mansur Yavaş da Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi toplantılarını canlı yayımlama sözünü tutuyor.)
Bu gelişme seçmenle siyasetçi arasındaki ilişkilerde köklü değişiklik yaratmaya başladı bile. İBB Meclisi’nde uyuşturucuyla mücadele ve toplumsal cinsiyetçilik konusunda komisyon kurulması önergelerinin AKP-MHP ittifakınca reddi, sosyal medyada hızla dolaşıma girip eleştiri konusu olunca AKP bir öneri vereceğini duyurdu. Özetle İBB Meclisi toplantılarının canlı yayımlanması, AKP iktidarının katı, sorgulanamaz karar süreçlerini göz önüne ve tartışmaya açtı.
★★★
Böyle bir dönemde İçişleri Bakanlığı’nın, tüm belediyeleri tek sistemde toplayacak e-Belediye Bilgi Sistemi’nin yaygınlaşması için talimatları hızlandırması kayda değer. “Sanal kayyum” başlığıyla geçenlerde duyurduğumuz gelişmenin tektipleştirici, vesayeti çoğaltıcı etkisine biraz değindik. (Toplam 68 modülden oluşan projenin 48 modülünü İçişleri, 20 modülü ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapacakmış.)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imzasıyla giden yazıda, belediyelerin başka bilgi sistemlerine yatırım yapmaması isteniyor. Sektör aktörleri ise bu durumun pek çok güçlük/sakınca yaratacağı görüşünde. Belediyelerin rekabetçi hizmet anlayışından çıkıp “devlet gibi” çalışacağını, akıllı şehir uygulama ve araçlarını üreten firmaların giderek bu üretimden vazgeçeceğini, belediye otomasyonu, kent bilgi sistemi uygulamalarının zarar göreceğini, başkanların taahhüt ettiği IT projelerinin yapılamayacağı gibi bir dizi sakınca sıralanıyor.