Bir fırsat daha kaçtı
Salona girdiğimde ilk, Bağcılar Gençlik Örgütü’nünüç dilde “barış” diyen “Aşti, Peace, Barış. Bu sese kulak ver, barışa ses ver” pankartı dikkatimi çekti. Bir yandan...
Salona girdiğimde ilk, Bağcılar Gençlik Örgütü’nünüç dilde “barış” diyen “Aşti, Peace, Barış. Bu sese kulak ver, barışa ses ver” pankartı dikkatimi çekti.
Bir yandan şaşırıp diğer yandan 35. olağan kurultayını toplayan CHP’nin, “Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik” temasının ruhunu yansıttığını düşündüm. Ve pankartın fotoğrafını çekip sosyal medya hesabımdan paylaştım. Birkaç dakika sonra pankart yerinde yoktu. Genel merkez onaylı olmayan pankartların indirilmesinin istendiğini öğrendik. Böylece, “temanın ruhu” değil, gerilerden seslenen şaşkınlık duygum doğrulanmış oldu. (İhtimaldir ki, tepkiler üzerine aradan saatler geçmişken aynı pankartın yeniden asıldığını görünce, sembollerin hayatımızdaki belirleyici gücünü, kim bilir kaçıncı kez aklımdan geçirdim.)
“Olağan”lığı, toplumun hiç olmadığı kadar güçlü bir muhalefet partisine ihtiyaç duyduğu olağanüstü dönemle ironik bir karşıtlık oluştursa da, CHP kurultayı, baskıcı rejimlerin sergileyebileceği her türlü hukuksuzluğun yaşandığı şu günlerde, yaşamsal ve tarihsel anlamlar taşıyordu.
Geriden ve savunmadan
-di’li geçmiş zaman kipi kullandığım için üzgünüm.
Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağırlıklı olarak “savunma” çizgisinde kalan kurultay konuşmasının içeriği, bu fırsatın kaçırıldığından başkasını söyleme imkânı vermiyor.
Meclis’te her salı yapılan grup toplantısında, yahut seçim mitinglerindeki konuşmalardan “işte budur” denilecek ayırıcı bir özelliği bulunmayan konuşma, parti tabanı ile o tabanın ölçeğini, derinliğini aşan toplumsal muhalefetin tansiyon ve beklentilerini yansıtmaktan uzaktı. Kişisel yorumumun ötesinde, bu uzaklığı, salondaki gergin ve hayal kırıklığına uğramış yüzlerden okumak da zor değildi.
Kanayan toplum
Oysa bu toplum, kendisine hayat veren bütün damarlarından durmaksızın kanıyor, kanatılıyor... Bırakın 7 Haziran’dan bugüne geçen yedi ayın birikimini; sadece geride bıraktığımız haftaya bakmak bile yeter: