Dayanışmayı tutuklamak
Prof. Şebnem Korur Fincancı, sadece hekimlerin değil, hak ihlallerini kendine dert eden herkesin ortak vicdanına dönüşmüş bir isim. Adli Tıp uzmanı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı. İşkenceye ve...
Prof. Şebnem Korur Fincancı, sadece hekimlerin değil, hak ihlallerini kendine dert eden herkesin ortak vicdanına dönüşmüş bir isim. Adli Tıp uzmanı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı. İşkenceye ve rehabilitasyonuna adanmış bir ömür onunki.
En son Cizre’de yakılan bodrumlara gittiğinde, “bir çocuğa ait çene kemiğibulduğunu” açıkladı. Ki o cümle, bir ülkenin, bir döneminin tarihini yazacak güçtedir.
90’larla mukayeseye bir anlam yükleniyor hanidir, biliyorsunuz. Fincancı, ta o yıllardan bu yana fasılalarla devlet aygıtının gadrine uğramakta.
Erol Önderoğlu, mesaisinin önemli kısmını Çağlayan Adliyesi’nde geçirir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) Türkiye temsilcisi meslektaşımız, ayrım yapmaz.
Konusu ne olursa olsun gazetecilerin yargılandığı her duruşmaya koşturur, not alır. İfade özgürlüğü savaşçısıdır.
***
Fincancı, Önderoğlu ve Ahmet Nesin tutuklandı. Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği”ne bir günlük katılımları nedeniyle “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla cezaevine gönderildiler.
Bize buradan bir gün olduğu için “sembolik” gelen bu nöbetin sembolik olmadığını, halkın haber alma hakkını ısrarla savunmaları nedeniyle “seçildikleri” bir izlenim olarak paylaşıldı.
Fakat yine de suçlamayla bağlantılı olarak gazetelerin görsel ve içeriklerinden sorumlu tutulmaları ile gerekçeyi ayrı ayrı değerlendirmek zorunlu.
Tutuklama kararının gerekçelerinden biri, “kontrol tedbirlerinin bu aşamada yetersiz kalacağı” olarak belirtilmiş. Yani hâkimlik bir yandan da Prof. Fincancı, Önderoğlu ve Nesin’in kaçabileceğini düşünüyor.
Hürriyeti kısıtlayıcı bir “tedbir” uygulanacak kadar korkunç bir suç işledikleri düşünülüyor.