Fedakârlığı, köprü liman müteahhidi yapsın

Zafer Havalimanı, dört yıl önce Kütahya’da hizmete açıldı. Sağında solunda, Denizli, Uşak, Bursa havalimanları vardı. Bugün Başbakanlık koltuğunda oturan Binali...

Zafer Havalimanı, dört yıl önce Kütahya’da hizmete açıldı. 
Sağında solunda, Denizli, Uşak, Bursa havalimanları vardı. 
Bugün Başbakanlık koltuğunda oturan Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde, firmaya yıllık 850 bin yolcu garanti edildi. Bizim adımıza. 
Bu tahminin vahameti, ihaleye tek firmanın katılmasından belliydi. 
Türkiye’nin ilk bölgesel havalimanı (Afyon- Kütahya-Uşak) olarak takdim edilen projenin Yap-İşlet-Devret (YİD) yöntemli ihalesine başvuran o firmanın adı: İçtaş. 
Yine bir YİD modeli olan ve Kuzey Ormanları’nı mahveden 3. Köprü’nün de iki müteahhidinden biri. (3. Köprü’nün garantilerini bu köşede çok işledik.)

***

Vatandaş bu havaalanına ilgi göstermedi. Planlar suya düştü. 
Ama İçtaş için bunun bir önemi yoktu. 
29 yıl 11 ay işletme süresi olan Zafer Havalimanı, nasılsa garantili bir projeydi. 
Garanti edilen yolcu sayısının yüzde 10’una bile ulaşılamaması, niye sorun olsundu ki? 
AKP iktidarının bizim adımıza garanti ettiği tarifeler İçtaş’a tıkır tıkır ödenecekti. 
Şu ana dek 5 milyon Avro’yu aşkın bir ödeme yapıldığını ben değil, Sayıştay söylüyor.

***

Tıpkı Zafer Havalimanı gibi, inşaatı süren 3. Havalimanı, açılışı yapılan 3. Köprü, İzmir Gebze-İzmir otoyolu kapsamında açılan Osmangazi Köprüsü de aynı modelle “bu millet”e hediye edildi:
Garantili YİD modeliyle. 
YİD, Yap-Kirala-Devret gibi özel sektörün devreye sokulmasını kolaylaştıran modeller bütçe yetmiyor gerekçesiyle geliştirilmişti. 
Şimdi Dolar ve Avro üzerinden yapılan bu sözleşmelerdeki garantiler, döviz kurundaki artışla katlanarak büyüdüğü gibi bu borçlar bütçede gösterilmiyor. 
Ekonomi yönetimi bu sorun ve borçla yüzleşmekten koşa koşa kaçıyor.

***

Dolar bozdurma kampanyası, büyük bir toplumsal baskıya dönüştü. 
Bu baskının derecesi, asil milletimizin pek çok alanda sergilediği “uyanıklık”tan belli. “Bu millet” kontenjanındaki vatandaşlar artık ülkelerini ne kadar sevdiklerini kanıtlamak için, “sahte” döviz bozdurma fişlerine yönlendiriliyor. 
Bu durumda da bize başka bir şey söyleme hakkı doğuyor: 
Bireylerin döviz birikimlerini TL’ye çevirmesini telkin eden iktidar kadroları, sökük dikmeye önce kendisinden başlasın. 
Misal Ulaştırma Bakanlığı, eğer gücü yetiyorsa, önce halktan sakladığı, dört yıl önce, beş yıl önce, Dolar, Avro üzerinden yaptığı şu sözleşmelerin tarafı olan şirketlere çağrıda bulunsun. Süresi, kimi 22, kimi 30 yıl olan şu sözleşmeleri TL’ye çevirsin.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 366 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 213 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 275 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 395 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 239 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar