Hayatın olağan akışı
Hukuktaki “hayatın olağan akışı” kavramını bilirsiniz. Derslerde, yargılamalarda, mahkeme kararlarında sıklıkla başvurulur. Hayatın olağan akışı, gelişmeleri, davranışları...
Hukuktaki “hayatın olağan akışı” kavramını bilirsiniz. Derslerde, yargılamalarda, mahkeme kararlarında sıklıkla başvurulur.
Hayatın olağan akışı, gelişmeleri, davranışları yorumlamada kullanılan bir kriter. Fakat -OHAL rejiminden olsa gerek- Cumhuriyet davasına dair önem taşıyan hiçbir gelişme ve unsur hayatın olağan akışına uygun seyretmiyor.
İlk duruşması basında sansürün kaldırılış yıldönümü 24 Temmuz’da, önümüzdeki duruşması da gözaltıların birinci yılı olan 31 Ekim olarak belirlenen Cumhuriyet davasından söz ediyorum.
Cumhuriyet yazar ve yöneticilerini FETÖ’cülükten suçlayan savcının bir FETÖ sanığı olduğunun anlaşıldığı davadan.
***
Çağlayan Adliyesi’nde sekiz saat süren üçüncü duruşmada, bomboş iddianamenin belkemiğini oluşturan tanıklardan biri, “Türkiye’nin en iyi köşe yazarı” olduğunu rahatlıkla söyleyebildi mesela. Arkadaşlarımızı salonda abartılı jestlerle bağıra çağıra FETÖ’cülükle itham eden “Türkiye’nin en iyi köşe yazarı” Gülen’e dalkavukluk ölçüsünde övgüler yağdırdığı yazısı önüne çıkarılınca “baskı altında mecbur kaldığını” da söyleyebildi. Aynı tutumu Gülen’den ödül aldığı ortaya çıkınca da sürdürebildi.
Tanıklardan yaşı kemale ermiş ve insanın “insan gerçekten iyi yaşlanmayıbilmeli” dedirten diğerinin, bütün bu sürece temel oluşturan imzasız şikâyet dilekçesinin sahibi olduğu -kendisi reddetmesine karşın- el yazısı karşılaştırmalarıyla anlatılarak ortaya çıkarıldı.