Katledilen ormanlarda Hollanda sermayesi
Yaşama sevinci ve sağlık veren her güzel doğa parçasını, servetlerine servet katmak amacıyla yok etmekte kararlı bir kesimle karşı karşıyayız. AKP’nin yönettiği devlet kurumlarından çeşit...
Yaşama sevinci ve sağlık veren her güzel doğa parçasını, servetlerine servet katmak amacıyla yok etmekte kararlı bir kesimle karşı karşıyayız.
AKP’nin yönettiği devlet kurumlarından çeşit çeşit kolaylık ve onay gören bu şirketler, ortak varlığımız doğaya karşı yıkıcı eylemlerini anlatırken nihai amaç kârlarını çoğaltmak değil, halkın çıkarlarıymış gibi yansıtma konusunda epeyce birikimliler(!)
Pek çok şirket sahibi veya yöneticilerinin, canım ormanları, ormanlarla birlikte sayısız canlıyı yok ettiğine, havayı, suyu, toprağı kirlettiğine, kaynakları kuruttuğuna hiç değinmeden içinde kalkınma, istihdam, ekonomiye katkı geçen cümlelerine yakın geçmişten aşinayız.
Tabii böyle cümleleri ‘rahatsız edici’ soruların yöneltilmeyeceğinden emin oldukları, konforlu röportajlarda kullandıklarını da vurgulayalım.
Moda deyimle “sıkıntılı” bir durum doğduğunda, devletin nasılsa onları gözeten, himaye eden gerekli açıklamaları yapacağına emindirler çünkü.
BAKANLIK ŞİRKETE SİPER
Nitekim yine öyle oldu.
Günlerdir altın madenciliği uğruna Çanakkale’de Kazdağları yakınında orman varlığının katledilişine itirazlar yükselirken, beklenen cevap -Kanadalı olduğu söylenen- Alamos Gold ve onun yerli ortağı Doğu Biga’dan değil, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan geldi.
(Anımsatma: TEMA’nın uydu görüntüleri üzerinden yaptığı hesaplamayla ortaya çıkardığı 195 bin ağacın kesildiği haberi, SÖZCÜ’de Mehmet Andaç imzasıyla yayınlandı.)
★★★
Bakanlığın yazılı açıklamasına bakılırsa, “madencilik gibi katma değeri yüksek ve emek yoğun bir alanla ilgili yayılan yanlış bilgiler, geçimini bu sektörden sağlayan 100 binden fazla insanın emeğini değersizleştiriyor” muş.
(Yemyeşil ormanlarla kapalıyken kelleşmiş tepeleri gözümüzün önüne getiren görseller gösterir video yanlış bilgiymiş)
Kirazlı Balaban’daki madencilik faaliyeti Atikhisar Barajı’nın kısa ve orta mesafeli koruma alanlarının dışında yapılıyormuş.
İşletme aşamasında ortaya çıkacak su ihtiyacı öncelikle yüzey akışı sularından sağlanacakmış. Bu sular ihtiyacı karşılamaya yetmezse “proje sahibi”nin inşa edeceği Altınzeybek Göleti’nden sağlanacakmış.
SİYANÜR YOKMUŞ?