Kırcı’nın ‘muhalif’ olduğu bir hayat
Hafızai beşer nisyan ile maluldür. Nisyan (unutma) ise ülkenin ikinci adına dönüşebilir her an. Giderek daha iyi anladığımız bir şey var artık. Toplumsal belleğin, unutuşlarla eksildiğini anlatan sözün...
Hafızai beşer nisyan ile maluldür. Nisyan (unutma) ise ülkenin ikinci adına dönüşebilir her an. Giderek daha iyi anladığımız bir şey var artık. Toplumsal belleğin, unutuşlarla eksildiğini anlatan sözün, bu topraklarda çıkması boşuna değil. Yani diyelim ki, uluslararası bir kurum, unutuşlarla eksilmiş toplumsal bellekler üzerine bir yarışma açsa ve Türkiye de birinci gelse, şaşırmayız. O derece. Fakat kim bilir, belki de bugün asıl sorunlu olan, unutma eyleminin kendisidir. Unutmak için öncesinde görmek, bilmek, şahit olmak, yaşamak gerekiyorsa eğer; bilmediğini, görmediğini, ona gösterilmeyeni, ondan kaçırılanı nasıl unutacaktır bir insan, yahut toplum? *** Alışkın değilsinizdir bu köşede böyle cümleler okumaya, biliyorum. Niye böyle yazıyorum bugün; izah edeyim: Ankara Valiliği’nin, havaalanı yolundaki TOMA’lı barikatlı engeline çarpan MHP Olağanüstü Kurultay görüntülerini takip ederken Haluk Kırcı’nın MHP’de muhaliflere destek vermeye gittiği haberini okudum. 1978’de Türkiye İşçi Partili 7 üniversite öğrencisini vahşice öldürmekten hüküm giymiş Haluk Kırcı oradaydı. Muhaliflere destek vermeye gitmişti. Onunla gülümseyerek fotoğraf çektiren kadınlara ve adamlara boş gözlerle baktım.