Kısas bir hak olsa

Teorik düzeyde hâlâ bir hukuk devleti sayılıyoruz. Dolayısıyla bir İslam hukuku normu olan kısas, halihazırda bir insan hakkı değil; suç. Yani elinizi kesen birinin elini, siz de kalan elinizle kesmeye kalkarsanız...

Teorik düzeyde hâlâ bir hukuk devleti sayılıyoruz. 
Dolayısıyla bir İslam hukuku normu olan kısas, halihazırda bir insan hakkı değil; suç. Yani elinizi kesen birinin elini, siz de kalan elinizle kesmeye kalkarsanız yargıçlar size “tebrikler ey vatandaş, serbestsiniz” demiyor.
Fakat yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ayşen Gürcan, kısasın bir insan hakkı olduğu kanısında. Bu görüşünü birkaç ay önce herkese açık sosyal medya hesabında paylaşmış da. 
Eğer çok kısa süre içinde fikrini değiştirmemişse, belli ki Sayın Gürcan, günün birinde bakan olacağını pek dikkate almamış. Yoksa yeni görevini öğrendiği Mecsid-i Aksa’dayken, kısası savunduğu sosyal medya hesabını birkaç saat içinde kapatmazdı. 
Bakanlık görevine İslam hukuku değil, yürürlükteki yasalara göre atanan Gürcan, bu mesajınını sorun yaratacağını düşünmüş olabilir. 
Yok eğer hâlâ aynı fikirdeyse, yani bir kadın olarak düşüncelerini her zeminde savunabileceği beklentimize uygun da davranıp bizi mahcup edebilir. 
Ve kim bilir, belki ilk basın toplantısında kısas’ın bir insan hakkı olduğunu ve “IŞİD görüntülerinin hırsına kimse kapılmamalıdır” mesajını yeniden kamuoyuyla paylaşır bile. 
O zaman da biz Sayın Bakan’a IŞİD’in kadınları köle pazarında takas konusu ettiğini nasıl değerlendirdiğini sorarız. Gerçi çok fazla vakit yok; Sayın Bakan basın toplantısı yapmaya fırsat bulamayabilir. Eğer 1 Kasım’da seçim yapılacaksa tabii. 
Kaldı ki, düzenlese de bakanlığın adında zaten “kadın” yok. 
Dört yıl öncesine kadar adı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı olan bakanlığın adı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirildi malum. 
Hatırlıyorum; o dönem izlediğim toplantılarda kadınla ilgili sivil toplum kuruluşlarının -şimdi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olan- dönemin bakanı Fatma Şahin’e bu konuda ilettiği bütün yakınmalar sonuçsuz kalmıştı. 
Şahin’den değilse bile, erkek siyasetçilerden o dönem duyduğumuz gerekçe şuydu çünkü: 
“Ya, kadın, zaten ya anne, ya da bir evlat. Sonuçta bir ailenin parçası. Ailedenmesinden neden rahatsız olunuyor?” Bu kadar işte. 
Sonuç olarak yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koltuğunda bir kadının oturuyor olması tek başına bir anlam ifade etmiyor. İktidar zihniyeti “baskıcı erkek”anlayışıyla şekillendiği müddetçe etmez de. 
Etse, Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye cinsiyet eşitliğinde 142 ülke arasında 125. sırada yer alır mıydı? 
Bir önceki yıl olan 2013’te 120. sıradan beş basamak daha geriler miydi? 
Ülkede her gün en az beş kadın, erkek şiddeti sonucu ölür müydü? 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’nin rüşvet karnesi 02 Kasım 2022 | 366 Okunma Merkez Bankası Hazine ve Maliye’ye mi tabi olacak? 31 Ekim 2022 | 213 Okunma KKM tartışması büyüyor 28 Ekim 2022 | 275 Okunma ‘Muhalif gazetecilere davet’ meselesi 26 Ekim 2022 | 395 Okunma ‘Kanunları kimler yapar’ 24 Ekim 2022 | 239 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar