Son hutbeye baksaydınız
Halbuki, “Edep ve Hayâ” başlıklı cuma hutbesi metni ibretlikmiş. Tesadüf bu ya, “çocuk ve kadın istismarı” konusuna yer ayırıyor; makul her insanın kabul edeceği vicdani bir...
Halbuki, “Edep ve Hayâ” başlıklı cuma hutbesi metni ibretlikmiş.
Tesadüf bu ya, “çocuk ve kadın istismarı” konusuna yer ayırıyor; makul her insanın kabul edeceği vicdani bir analizin ardından, özeleştiri öneriyormuş.
Diyanet’in sitesindeki 8 Ocak 2016 tarihli son hutbe metninden söz ediyorum.
Denmiş ki mesela:
“Çocuklar istismar malzemesi hâline getirilmekte; kadınlar, cinsel meta olarakgörülmektedir. Dün, harama karşı edeple öne eğilen başlar, hürmetle çevrilen gözler bugün sınır tanımaz bir biçimde harama yönelebilmektedir.”
***
“Neymiş bu istismar ve haramın temeli?” diye merak edenler için, cevap da var aynı hutbede:
“Bütün bunların temelinde erdem ve ahlak üzerine bina edilmeyen bir hayatanlayışının var olduğu aşikârdır.”
Kim itiraz edebilir.
“Edep ve hayâ yoksunluğu, insanın değer bakımından yoksullaşmasının birifadesidir.”
Katılmamak mümkün mü?
Hele, “geliniz, edep ve hayânın eşsiz bir hazine olduğunu bir kez daha hatırlayalım”denildikten sonra verilen şu tavsiyeyi kim örnek almaz?
“İşe önce kendi ayıplarımızı görüp düzeltmekle başlayalım. Zamanın ve mekânın hakkımızda şahitlik yapacağı hesap günü gelmeden önce kendimizi hesaba çekelim.”
***
Bir gün önce, ülkedeki bütün Müslümanlara “işe önce kendi ayıplarımızı görüp düzeltmekle başlayalım” diyen Diyanet’in, söz konusu kendisi olduğunda, o korkunç“ayıbını” düzeltmek yerine, topyekûn taarruza geçmesinde şaşıracak bir şey yok aslında.
Diyanet, hücrelerine kadar “dünyevi” bir kurumdur zira. Her yıl artan ödeneğiyle, son olarak 13 bakanlığın bütçesini geride bırakan dünyevi bir “devlet” kurumunun“özeleştiri” yapması ise eleştirel aklı harekete geçirmesi anlamına gelir.
Eleştirel aklın gereğini yapmak da geriye dönük bütün korkunç hataların sorgulanması anlamına.