S&P’ye kızmak en kolayı
Barış taleplerinin gözaltı, tutukluluk, görevden ihraç, ceza kovuşturmalarına konu olduğu bir “hukuk devleti”nde yaşıyoruz. Yaşamı boyunca şiddete bulaşmamış, büyük bölümü...
Barış taleplerinin gözaltı, tutukluluk, görevden ihraç, ceza kovuşturmalarına konu olduğu bir “hukuk devleti”nde yaşıyoruz. Yaşamı boyunca şiddete bulaşmamış, büyük bölümü insanlık adına hizmet veren meslek sahibi sayısız insan, eğer cezaevine gönderilmiyorsa, düzenli bir geliri sağlayacak işlerden yoksun bırakılmış durumda.
Bu durumun istisnası var kuşkusuz. Yeni barış kelimesinin ferahfeza makamında kullanılacağı bir durum hiç yok değil. Fakat bu istisnanın da iki koşulu mevcut:
- Barış kelimesini AKP’nin iktidar kadroları kullanacak.
- İktidar kadroları bu kelimeyi, insanın insan olmaktan kaynaklanan hayat hakkı için değil, bazı insanların açgözlülüğü sonucu sahip olduğu mal mülk için kullanacak.
İşte bu iki unsur bir araya geldiğinde barış kelimesi, yerlerde sürüklenme, nezarette tutulma, işsiz kalma, cezaevine girme korkusu olmaksızın rahat rahat kullanılabilir. Her satırı ve unsuruyla düpedüz seçim kazanmaya dönük bir hamle olan “torba kanun”, ilk önce “imar barışı” diye takdim edildi. Daha sonra imar barışını içine alan kapsamlı bir “mali af” paketine dönüştü. Türkiye’deki erken seçim dönemlerinin kaçınılmaz bir beklentisi olan muhtelif af serileri bu kez de karşımıza böyle çıktı.
Bütçeye getireceği ek yükü, Başbakan Yıldırım’ın açıkladığı gibi 24 milyar TL değil çok daha yüksek olduğunu geçen hafta duyurduğumuz bu paketi için o kadar acele ediliyor ki, hızla komisyondan geçirilip TBMM gündemine getirildi. Seçim paketi görüşmeleri, TBMM’de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart &Poors’un (S&P), Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife indirmesinin hemen ardından başladı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, geçen hafta Meclis oturumunda S&P’yi sertçe...