‘Temiz’ devlet gururu
Temizlik, birden fazla karşılığı olan bir sözcük. Hele siyaset, devlet, hukuk bağlamında kullanıldığında, anlam dünyası birden zenginleşiyor. Siyaset ve devlet...
Temizlik, birden fazla karşılığı olan bir sözcük.
Hele siyaset, devlet, hukuk bağlamında kullanıldığında, anlam dünyası birden zenginleşiyor.
Siyaset ve devlet açısından “temizlik”; öncelikle, yolsuzluk, rüşvet, kara para ve her türlü suç gelirinden arındırılmış bir yönetim anlayışını yansıtıyor. Sadece yönetim anlayışı ve prensipleri değil tabii. Yönetici ve siyasetçilerin bizatihi kendisini de.
Zaman zaman da Başbakan Davutoğlu’nun “Dört ilçe temizlenecek” ifadesinde olduğu gibi, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik kalkışma hareketinde bulunan unsurlar için de “temizlik”ten bahsedildiğini işitiyoruz.
Hukuk söz konusu olduğunda, “temizlik” bu kez argo anlamıyla da çıkıyor karşımıza. Cinayet işleyen bazı zanlıların, polis yahut mahkeme ifadelerinde “temizlikten”bahsettiğine aşinayız.
Hasılı, temizlik deyip geçmemek lazım. Birinci anlamıyla “temizlik”in, bütçelerde bile karşılığı var. Her devletin, -suç gelirlerinden tamamen arındırılamasa, mücadelede gönülsüz olunsa, bazı dosyalar kapatılsa bile- bildiğiniz temizlik faaliyetine ihtiyaç duymasından daha doğal ne olabilir?
***
2015 yılı bütçe verilerini incelediğimizde, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıldan yıla daha temiz bir devlet haline geldiğini görmek mümkün mesela. Dahası, temizlik bizim bütçede, iki ayrı fasıl açılacak önemdedir:
Kamunun, bu hizmeti almak için taşeron şirketlere yaptığı ödemeler için ayrı; deterjan, süpürge, kova gibi temizlik malzemeleri için de ayrı harcama kalemleri yer alır bizim bütçede.