Üç ordu
Sabah uyanıp duş-tıraş-giyinme faslıyla mesaiye hazır hale geldikten sonra, sadece ülkesini değil, bütün bölgeyi ateşe atacak bir savaşa girmekten, gündelik ritüelin devamı gibi söz edebilmek, nasıl bir ruh...
Sabah uyanıp duş-tıraş-giyinme faslıyla mesaiye hazır hale geldikten sonra, sadece ülkesini değil, bütün bölgeyi ateşe atacak bir savaşa girmekten, gündelik ritüelin devamı gibi söz edebilmek, nasıl bir ruh halidir?
Uğruna yaşam vermeye değecek bir bağımsızlık savaşının koşulları yokken ortada; beğenmeseniz de uluslararası hukuk zemininde halen egemen olan bir devlet topraklarına girme niyetini, kahvaltı masasındaki zeytine çatal uzatma rahatlığında söyleten nedir? Ve kılına zarar gelse çılgına döneceği, kapıdan çıkmadan sarıldığı çocuklarının, bu cümlenin sonuçlarından etkilenmeyeceğine dair sonsuz güveni nasıl duyar bir insan?
Ona dokunulmazlık kazandırmış statüsü mü, korumalar mı, ömür boyu sağlık garantisinin yol açtığı bir illüzyon mu, yoksa bunların tümünü birden kaybetme ihtimalinin dayanağı olan kalp ve zihin ipoteği mi?
Yarım yüzyıldır soluk aldığım bu hayatın içinde, böylesi soruları hâlâ sorabiliyor olmanın naifliği belki de “güç zehirlenmesi” kavramıyla birlikte dün kutladığımız “öykü” sanatının alanına giriyordur.
Benim bu soruları soruyor olmamdan daha önemli olan ise Suudi’lerle Suriye’ye ortak operasyon yapılabileceği açıklanmasından sonra yaşanan haber kirliliği.
Asıl kirli olanın, ortaklığın kendisi olduğunu düşünsek de kıyısına sürüklendiğimiz savaşa dair haberler, “Savaşta önce gerçekler ölür” sözünü her gün doğruluyor.
***
İncirlik Üssü’ne ilk kez NATO üyesi olmayan bir ülkenin savaş uçaklarının inmesi bakımından tarihsel önem taşıyan haberi önce Al Jazeera Türk geçti.
13 Şubat, saat 22.42’de duyurulan habere göre, Suudi jetleri üsse “konuşlanmıştı”. Kaynak, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı Danışmanı Asiri’ydi.
Bu kritik gelişme hakkında, devletin resmi haber ajansı Anadolu Ajansı’nın (AA) haberi ise, Al Jazeere’den 13 saat sonra geldi.
Dün 11.15’te geçilen haber Riyad mahreçliydi. Kaynak, yine Asiri idi. “Küçük” bir farkla: Al Jazeera haberinde “danışman” olarak anılan Asiri, AA’nın haberinde bakanlık müsteşarı olmuştu ve Tuğgeneral Asiri, net bir dille jetlerin üsse vardığını açıklıyordu.
Haber üzerine Ankara’daki bürolar seferber oldu. Çok izlenen bir TV ile çok okunan bir gazetenin savunma alanını izleyen meslektaşlar, “askeri kaynaklar”ın bu iddiayı kesin dille yalanladığını aktarıyordu. Yanı sıra, Suudi jetlerinin İncirlik’e gelişinin “iki üç haftayı bulabileceği” gibi önemli bir detayı da.