Uğur Mumcu’nun ışığı
O gün pazardı. Amin Maalouf’un tanımlamasıyla eski değil “geçmiş” bir arkadaşımla sinema için sözleşmiştik. Vizyondaki filmi hatırlamıyorum. 27 yıl boyunca hiç de merak edip hatırlamaya çalışmadım. İlginç midir bu ayrıntı, fikrim yok. Evet o pazar, gayet aheste hazırlanırken telefon çaldı.
Annemin sesi dizlerinin bağı çözülmüş bir insanın sesiydi. “Uğur Mumcu’yu öldürmüşler” dedi. Evi, yaşadığım eve çok da uzak sayılmayacak Uğur Mumcu ile ilgili haberi 400 km uzaktan almanın şaşkınlığı, aldığım haberin dehşetiyle “Nee” diye sesimin yükseldiğini hatırlıyorum. “Televizyonu aç” dedi annem. Ve kapandı telefon. Sersemlemiştim. Televizyonu açtım. Geçmekte olan altyazı dehşet vericiydi. Sonra ağır çekim bir filme döndü hayat. Evden çıkıp taksi durağına nasıl koştuğumu hatırlamıyorum. Adının hakkını o gün de vermiş olan Karlı Sokak’a girdiğimizde, gördüklerim karşısında mideme art arda yumruklar yemiş gibi oldum.