Fener Rum Metropoliti'ne Batı Trakya seçilmiş Türk müftülerine yapılan muamelenin aynısı yapılmalıdır
Tv100 Gazetesi Yazarı Cihat Yaycı'nın bugünkü (10.11.2022)''Fener Rum Metropoliti'ne Batı Trakya seçilmiş Türk müftülerine yapılan muamelenin aynısı yapılmalıdır'' başlıklı yazısı.
Bugün size Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının ve Batı Trakya’nın seçilmiş müftülerinin yaşadıkları ve onlara yaşatılanlar ile kendine Ekümenik (Evrensel) Patrik sıfatı yakıştıran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Fener Rum Metrolopoliti’nin yaptıklarını karşılaştırmalı olarak anlatacağım.
İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türklerinin bugünkü statüsü 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın üçüncü bölümünde “Azınlıkların Korunması” başlığı altındaki 37 ve 45’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bu hükümlere göre Yunanistan, Batı Trakya Türk azınlığına karşı:
- Doğum, milliyet, dil, soy ya da din ayrımı gözetmeyecek,
- Azınlığın kendi sosyal ve kültürel hakları korunacak,
- Okullarında da Türkçe eğitim alınmasına imkân tanıyacak,
- Dini özgürlüklerine, ibadetlerine ve müftü seçimlerine de hiçbir kısıtlama getirmeyecektir.
Hukuksuzluğu ve antlaşmalara uymamayı karakter özelliği haline getirmiş Yunanistan ne Lozan Barış Antlaşması’nın bu hükümlerine, ne de Batı Trakya Türklerine karşı insan hakları ihlallerini durdurması yönündeki AİHM kararlarına uymamaktadır.
Batı Trakya Türk azınlığına medeniyetle ve insanlıkla bağdaşmayan muameleler yapan Yunanistan artık azınlığın “Türk” ismini kullanmasını, Türklerin toprak ve taşınmaz mal satın almalarını kısıtlamış ve hatta yasaklamış, Türk okullarında Türk öğretmenlerin görev yapmalarına sınırlamalar getirmiş, Türk azınlığının Türkiye’den kitap getirtmelerinin önüne engeller oluşturmuş, radyo, TV ve hoparlörden Türkçe yayını yasaklamış, Batı Trakya Türklerine traktör ehliyeti dahi vermeyerek onların ana geçim kaynağı olan tarım yapma imkânlarının önünü kesmiş ve en önemlisi de azınlık cemaatinin kendi müftülerini seçmelerini ve dini faaliyetlerini engellenmiştir.
Yunanistan hem Lozan Barış Antlaşması’na hem de tüm insan haklarına aykırı bir şekilde 2017 yılında iyice azıtmış ve “240 İmam Yasası” adıyla Müslüman Türklere karşı bir zulüm yasası çıkarmıştır.
Bu yasaya göre, okullarda din öğretimi Yunanca olacak ve aynı zamanda Türk Okulları’nda verilen Kur’an-ı Kerim eğitimi de Yunanca yapılacaktır. Bu yasa tüm Türk azınlığın itirazlarına rağmen kabul edilmiş ve Yunanistan Yunanca eğitim vermek üzere görevlendirdiği kişileri Türk Okullarına atamıştır. Hatta artık din dersleri Yunanca ve Kur'an-ı Kerim de Yunanca okutulmak mecburiyetindedir.
Türkiye’de ise kendisini Ekümenik Patrik diye adlandıran Fener Rum Ortodoks Metropolitliği, web sitesini Yunanca yapmış bir Türkiye Cumhuriyeti kurumu olmasına rağmen web sitesine Türkçe seçenek bile koymamıştır.
CAMİLER AHIRA ÇEVRİLİYOR, MÜFTÜLER HAPSE GÖNDERİLİYOR
Biz Sümela gibi dağlardaki kiliseleri ve manastırları devletimizin parasıyla onarıp, ibadet ve ayinlere açarken, Yunanistan camileri kapatmakta, Gümülcine’de bulunan yüzlerce yıllık Selveli ve Yunus Bey Camileri gibi tarihi camilerin ise bakımına dahi izin vermeyerek harabeye dönüştürmektedir. Dimetoka’da bulunan Sultan Mehmet Çelebi Camisi ise Yunanistan tarafından ahıra dönüştürülmüştür.