Batı medyasına şaşıran var mı?
Onlarca yıldır Filistin topraklarını bir virüs gibi işgal eden, o toprakların asıl sahibi olanları katleden İsrail her Ramazan olduğu gibi yine katliam yaptı. Şiddete, vahşete, katliamlara, zulme ve...
Onlarca yıldır Filistin topraklarını bir virüs gibi işgal eden, o toprakların asıl sahibi olanları katleden İsrail her Ramazan olduğu gibi yine katliam yaptı.
Şiddete, vahşete, katliamlara, zulme ve kötülüğe alışmamak gerekiyor. Bu açıdan İsrail, her Ramazan aynı katliamları yapsa da bu durumun olağan bir durum olmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Bunun için de medya ve sosyal medya büyük önem taşıyor.
Öncelikle sosyal medyada yapılan paylaşımlarda dikkat edilmesi gereken konuların başında 'paylaşım fetişizminin önüne geçmek' geliyor. Yani her toplumsal olayda veya bu tip katliamlarda olağan hale gelen paylaşımları yapıp vicdan tatmininden bahsediyorum. Dikkat ederseniz kastettiğim paylaşımların artık 'kalıp' haline geldiğini görürsünüz. Fakat doğru hedefe odaklanmış paylaşımların artması da etki alanını arttıracak ve sosyal medyanın gücünü haklılar ve masumlar da kullanabilecek diye düşünüyorum.
Konu Filistin veya haksızlığın, zulmün, katliamların yapıldığı herhangi bir coğrafya olunca medyanın çok meşhur bir tavrı var. Biraz klişe ama olsun. Gerçi klişe hayat kurtarır...
Üç maymun tavrına bürünen medyanın tüm silahlarını etkin kullandığı saçma konuları görünce neden bu tip konulara duyarsız olduğunu da tam anlamış değilim.
Şunu bir köşeye yazmak ve her medya mensubuna her sabah okutmak gerek: Medya kamunun yani halkların yararı için vardır. Kamu yararına gerekirse hakim güçlere karşı bile durması gerekir. Bu açıdan ben istisnaları olsa da medyanın insani krizlerde doğru tavır aldığını düşünmüyorum.