Dikensiz gül bahçesi
Düşünen, ülke üzerine kafa yoran, güzel bir geleceğe ilişkin projeler üreten insanlar beşer onar içeri atılıyor. Binlerce öğretmen, aydın, sanatçı meslekten ihraç ediliyor. Suçları...
Düşünen, ülke üzerine kafa yoran, güzel bir geleceğe ilişkin projeler üreten insanlar beşer onar içeri atılıyor. Binlerce öğretmen, aydın, sanatçı meslekten ihraç ediliyor.
Suçları yalnızca düşündüklerini kamuoyuyla paylaşmak olan gazeteciler demir parmaklıklar ardında çile çekiyor.
En son 330 bilim insanının çalıştıkları üniversitelerle ilişkileri kesildi.
İktidar, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe kalkışmasını fırsata çevirmiş, önümüzdeki nisan ayında yapılması planlanan anayasa referandumu öncesi elindeki OHAL ve KHK olanaklarını hoyratça kullanarak ülkeyi dikensiz gül bahçesine dönüştürüyor.
Parlamento dışı muhalefet -tepelerinde sallanan Demokles’in kılıcı ile- acımasızca susturuluyor.
Cumhuriyet’ten on arkadaşımız 98 gündür, bir arkadaşımız da 42 gündür tutuklu. Kimse neden tutuklandıklarını bilmiyor; haklarında hazırlanmış bir iddianame, açılmış bir dava yok!
İki gün önce Yüksek Seçim Kurulu’nun, referandum öncesi televizyon ve radyolara yönelik eşitsiz propaganda yayınlarına yönelik cezalandırma olanakları elinden alındı. Sırf iktidar borazanları diledikleri kadar ötebilsinler diye!
***
Referandum sonuçlarından bağımsız olarak Türkiye otokratik bir rejime doğru sürükleniyor. Otokratik rejimlerde muktedir, bütün siyasal yetkileri tek başına elinde bulundurur. Bu rejimlerin temel/ortak özelliği iktidarın/muktedirin halk adına karar vermesi, algı operasyonları eşliğinde kendince “iyi, doğru ve güzel olanları” halka dayatması, sürekli olarak halka sorunlarını çözeceğini vaat etmesidir.
Bu muktedirlerin “en mükemmel” örneği 1932- 1968 yılları arasında Bakanlar Konseyi Başkanı olarak Portekiz’i yönetmiş olan António de OliveiraSalazar’dır.
Salazar’ın iktidarı elinde bulundurduğu uzun yıllar içinde ülkede zorunlu altyapı yatırımları gerçekleştirilmiş, toplum inşa edilen yollar, köprüler, tüneller ile oyalanmış, Portekiz, kıtanın en yoksul ülkesi olarak kalmıştır.
Muhalefete kâğıt üzerinde de olsa hayat hakkı tanınmamış, nüfusun yarısı öbür yarısına gizli polis örgütü PIDE adına muhbirlik yapmıştır.
***
Demokratik rejimlerin temel özelliği ise halkın kendisi için iyi, doğru ve güzel olanlara karar vermesi, sorunlarının çözümlerini kendisinin üretmesi, iktidarların da bu çözümlerin hayata geçirilmesi yolunda var olan engelleri ortadan kaldırmasıdır.
Parlamentarizm, çoğulculuk, kuvvetler ayrılığı, özgürlükçülük, demokrasinin temelleridir.
Referanduma doğru, oylanacak 18 maddenin satırları arasına sıkışıp kalmayalım, “evet” sonucunun çıkması durumunda ülkemizin ne tür badirelerle karşılaşabileceği olasılığını akıldan çıkarmayalım derim.