Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)
25 Temmuz 1950 tarihli gazetelerde Türkiye’nin 4.500 kişilik bir birlikle Kore Savaşı’na katılacağının duyurulması üzerine yaşamlarında Kore sözcüğünü hiç duymamış, haritada...
25 Temmuz 1950 tarihli gazetelerde Türkiye’nin 4.500 kişilik bir birlikle Kore Savaşı’na katılacağının duyurulması üzerine yaşamlarında Kore sözcüğünü hiç duymamış, haritada Kore’nin yerini bulamayan insanlar, şimdi hep bir ağızdan savaş çığlıkları atıyorlar, “Kore… Kore…” diyerek sokaklara dökülüyorlardı. Ülkeyi gözle görülür bir savaş ruhu sarmaya başlamıştı. Bu ruha karşı ilk tepki üç gün sonra Barışseverler Cemiyeti’nden geldi. Ne var ki, TBMM’ye telgraf çekerek Kore’ye asker gönderilmesine karşı çıkılmasını isteyen “hainler”, Adnan Cemgil, Behice Boran, Vahdettin Barut, Kemal Anıl “derhal” tutuklandılar. Aynı ayın son günü Türkiye, NATO’ya girmek için resmen başvuruda bulundu.
Her şey yolunda gidiyordu. Dünyada layık olduğumuz yeri yavaş yavaş alıyorduk.
***
“Komünistlere karşı savaş” hem Kore’de hem Türkiye’de sürüyordu. Türkiye’nin NATO başvurusundan bir hafta sonra İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, “ülke çıkarlarına ters düşen” Hür Markopaşa, Hür Gençlik, Barış dergilerinin sahipleri, yazarları, çizerleri hakkında soruşturma başlattı. Söz konusu kişiler mahkemece tutuklandı. Beş gün sonra yeni Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Yeşilköy Havalimanı’nda basına, “Türkiye’de bugün özellikle hükümet olarak komünizmle kesin mücadeleye karar verildiğini” açıklayacak, “okullardan komünistleri temizleyeceğiz” müjdesini verecekti.
26 Ağustos günü işçiler Taksim Meydanı’nda toplanarak komünizmi telin ettiler.
28 Eylül günü Türk Birliği Kore’ye uğurlandı. Türkiye’deki Amerika sevgisi gittikçe dozunu artırıyor, antikomünizmle eşanlamlılaşarak tuhaf bir paranoyaya dönüşüyordu. Bu “derin sevgi”, oğulları...