Hayatın içinden
Noel kutlaması nedeniyle Hamburg’daydım. Büyük oğlumun eşi Alman olduğundan Noel her yıl bir aile buluşması olarak kutlanıyor. Bu kez daha önce dikkat etmediğim bir olay ilgimi çekti. Noel arifesinde sabah 5.30’dan...
Noel kutlaması nedeniyle Hamburg’daydım. Büyük oğlumun eşi Alman olduğundan Noel her yıl bir aile buluşması olarak kutlanıyor. Bu kez daha önce dikkat etmediğim bir olay ilgimi çekti.
Noel arifesinde sabah 5.30’dan itibaren evde bir telaş… Uyandım. Herkes giyinmiş kuşanmış, dışarıya bir şeyler taşıyorlar. Oğluma sordum. “Evsizlerle sabah kahvaltısı yapacağız…” dedi. On yıldır tekrarlıyorlarmış bunu. 30 kilometre uzaklıkta bir bakımevinde o evde kalan veya dışarıdan gelen 50 kadar evsizle birlikte 7.00-9.00 arası kahvaltı yapıyorlarmış. Üç gündür hazırlanıyorlarmış, kahvaltılıklar, meşrubat almışlar, çeşitli kekler pişirmişler.
“Hiç yabancılık çekmiyor musunuz” diye sordum. Torunum Yağmur yanıtladı. “Çekmiyoruz” dedi, “ben ilk gittiğimde 9 yaşındaydım, on yıldır tanışıyorum onlarla. Çoğu aynı insanlar.”
Saat 11.00’e doğru döndüler. Hem oğlumla eşinin hem de üç torunumun yüzünde mutluluk okunuyordu.
Kahvaltıdan sonra şarkılar söylemişler, dans etmişler, oyun oynamışlar. Dert dinlemişler.
Kahvaltıya kadın erkek 47 evsiz gelmiş. Her birine özenle hazırladıkları Noel hediyeleri vermişler.
***
Fikir, oğlumun eşi Isgard’dan çıkmış. Oğlum da çocuklar da benimsemişler bu fikri. Öğle yemeğinde hepimiz bir aradayken “Sizi kutlarım” dedim.
Gerçekten de kutlamaya değer bir aile girişimiydi.
Isgard anlattı. “Biz onları sokakta görüyoruz. Gece büyük yapıların girişlerinde yatıyorlar. Eğer hava uygunsa parklarda, bankların üzerinde. Çoğu insan onlara tiksinerek bakıyor. Oysa onlarda bizim gibi insan, farkları bizimkiyle örtüşmeyen hayatlar yaşamış olmaları. Neler yaşadıklarını, en alttakilerinden de altına nasıl düştüklerini merak etmiyoruz. Bu sabahki konuklarımız arasında iki...