Üst akıl kolaycılığı
Eskiden başımıza gelen her türlü belayı dış güçlere/emperyalizme bağlayıp rahatlardık. Aradan geçen yıllar içinde bu konuda hiçbir şey değişmedi. Şimdi de FETÖ imiş...
Eskiden başımıza gelen her türlü belayı dış güçlere/emperyalizme bağlayıp rahatlardık. Aradan geçen yıllar içinde bu konuda hiçbir şey değişmedi. Şimdi de FETÖ imiş, IŞİD imiş, PKK imiş, “Bunlar bir üst akıl tarafından yönetiliyor” deyip rahatlıyoruz. “İç dinamikler” diye bir gerçek yokmuş gibi. Anlaşılan biz halk olarak, toplum olarak sütten çıkmış ak kaşıklarız, üzerimize hiçbir kötülüğü kondurmuyoruz, konduramıyoruz.
Oysa başımıza bela olan her türlü kötülük gibi terör örgütlerinin üreme zemini de kendi topraklarımızdır. PKK de, FETÖ de ülkemizde üremişler, Abdullah Öcalan da Fethullah Gülen de bu topraklarda yetişmiştir.
Yapılan araştırmalar Türkiye nüfusunun yüzde 5’inin IŞİD sempatizanı olduğunu ortaya koyuyor. IŞİD militanlarının Adıyaman ve Gaziantep’te yuvalandıkları uzun zamandan beri bilinmektedir.
Altyapısı kapitalist, üstyapısı İslami karakterde feodal kalmış bu çarpık düzen terörizm için elverişli koşullar sunmaktadır.
İslam, insan ve toplum hayatının her alanını değişmez kurallara bağlayan bir inanç sistemidir. Dolayısıyla her İslami cemaatin nihai hedefi ya iktidar olmak ya da iktidara ortak olmaktır.
Hiçbir biçimde içinde reforma geçit vermeyen bir dogmalar bütünü olan İslamın, evrensel anlamda bir demokratikleşmenin/demokrasinin destekçisi olacağını düşünmek ham hayaldir.