İçim yandı

Yanan o ormanları merak ettim.Her geçtiğimde “Aman buralara bir şey olmasın” diye içimden geçirdiğim, hayranlıkla izlediğim o güzel ormanlar...Bir kısmı doğanın bize armağan ettiği, bir...


Yanan o ormanları merak ettim.
Her geçtiğimde “Aman buralara bir şey olmasın” diye içimden geçirdiğim, hayranlıkla izlediğim o güzel ormanlar...
Bir kısmı doğanın bize armağan ettiği, bir kısmı insan eliyle yapılmış o güzelim çamlar...
Bir fırsat bulup gidin ve görün...
Oturup ağlayın...
Kilometrelerce gittim; yanmış o ormanlar bitmedi.
Hepsi kapkara olmuş, ayakta kalanlar da hüzünlü...
“Sabotaj” dediler; olabilirdi, geçmişte olmadı mı?
Ama ben adım gibi biliyordum ki; yine bir insan hatası, yine bir ihmal çıkacaktı.
Nitekim benim düşündüğümü uzmanlar doğruladı.
Kırık bir cam parçası yangının başlamasına neden olmuş.
1000 hektarlık orman alanı, 200 dönümlük tarım arazisi yanıp kül oldu.
Çocuklarımızı, gençlerimizi müzeye götürür gibi otobüslere bindirip Menderes’e götürelim.
Çocuklarımız büyüklerin yaptığını görsünler ki, büyüdüklerinde anne babalarının yaptıklarını yapmasınlar.
İzmir’in ciğeri yandı, en güçlü ormanları yandı.
Gidip görün...


Ah be Şinasi abi

Gazeteciliğe ekonomi muhabiri olarak başladım. 80’ler Türkiye’nin ihracatla tanıştığı, sanayide yeni hamleler yaptığı, turizmde patlamanın yaşandığı bir dönemdi.
Çok seyahat ediyor, iş dünyasının bu süreçteki projelerini, yatırımlarını izliyor; günümüzün çoğunluğu sanayi ve ticaret odalarında geçiyordu.
Birçok isimle arkadaşlığımız, dostluğumuz gelişti.
Bazıları abilik yaptı, yol gösterici oldu.
Söylemelim ki; iyi haber kaynakları da oldu.
Başımız sıkıştığında, bir şey danışmak istediğimizde yanına gittiğimiz insanlar vardı.
İki ismi unutamam; birincisi Ersin Faralyalı’ydı, diğeri de Şinasi Ertan...
Ahmet Piriştina zaten rehber abimdi.
Ben kendimi hep şanslı hissetmişimdir.
İnsanın bazen hayat mentörlüğüne ihtiyacı oluyor.
“Ne yapmalıyım?” ya da “Nasıl hareket etmeliyim?” diye düşündüğünüz zamanlarda bir telefon uzaklığında görüşmek istediği insanlar vardır.
Eminim Şinasi Ertan birçok kişi için böyle bir isimdi.
Çok tecrübeliydi, çok soğukkanlı, çok ihtiyatlı...
Ve bilge, akil...
Sadece İzmir sanayisi için Türk sanayisi için de öyle biriydi, akil adamdı.
TÜSİAD’ın kuruluşunda olmuştu, ESİAD’ın kuran kadrodaydı.
Türk sanayisinin önemli adımlarında hep oradaydı.
Hepsini saymayayım; önderlik ettiği, içinde olduğu kurumları, dernekleri, odaları...
Bir dönem kapanıyor.
Gazeteciliğe başladığım, ilk tanıştığım, ilk haberlerimi yaptığım o akil insanlar, tek tek aramızdan sonsuzluğa ayrılıyor.
Nurlar içinde yat Şinasi abi...


Ben o numaraları silemiyorum

Akıllı telefonlar çıktığında beri her şeyi elimizden bırakmadığımız bu aletlerle yapıyoruz.
Eskiden telefon defterleri vardı.
Ki benim hala var.
Ne kadar teknoloji ilerlemiş olsa da; bir gün lazım olur, bir tuşla her şeyi kaybederim, bir yedeğim de olsun diyerek telefonuma kaydettiğim her numarayı kendi defterime de yazmaya devam ediyorum.
Yani gri kaplı, kalın bu telefon defterimde benim gazetecilik serüvenimin ve hayatımın bütün izlerini bulabilirsiniz.
Hayat devam ederken; aramızdan ayrılıp sonsuzluğa uğurladığımız dostlarımız, arkadaşlarımız oluyor.
Arada telefon rehberime bakarken; o isimler karşıma çıkıyor. Bir an duraklıyorum.
Ben o numaraları silmiyorum.
Belki bizlerden uzaktalar ama anılar benim yanımda, kalbimde...


Şu öfke nöbetleri var ya

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ev genci diye bir gerçek var 17 Kasım 2024 | 327 Okunma Belediyeler daha verimli çalışmak zorundalar 15 Kasım 2024 | 107 Okunma Spor ve sanat bile artık birleştirici değil 13 Kasım 2024 | 62 Okunma Sadece bir destek değil bir nefes vermek demek 12 Kasım 2024 | 27 Okunma Hayatları kolaylaştırdılar İzmir’i App Studio yaptılar 10 Kasım 2024 | 33 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar