“Ağlak ağlak gezmeyin, dürüst olun” derken
Gün boyunca AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’daki seçim sonuçlarına yaptığı “kaydırma” itirazlarını takip ettim. AK Parti ile bazı devlet kurumlarının el altından kontrol ettiği sosyal medya...
Gün boyunca AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’daki seçim sonuçlarına yaptığı “kaydırma” itirazlarını takip ettim. AK Parti ile bazı devlet kurumlarının el altından kontrol ettiği sosyal medya hesaplarından örnekler ingilizve ve Türkçe mesajlarla yayınlanıyordu.
Belli ki Ekrem İmamoğlu’nun yaklaşık 25 bin oy farkla kazandığı seçimin sonucunu değiştirebileceklerine inanıyorlardı ve hem Türkiye hem dünya kamuoyunu bu fikre alıştırmaya çalışıyorlardı.
Ancak bir taraftan da CHP’nin kaydırılan oyları CHP hanesine yazılmaya başlanmıştı. Örneğin Kadıköy’deki 1112 numaralı sandıkta, AK Parti’nin 34, CHP’nin ise 226 oyunun tutanakta olduğu halde sisteme işlenmediği anlaşılmıştı. Yani, CHP kaydırma hatasının düzelmesinden karlı çıkıyordu.
AK Parti’nin bazı önemli isimleri, “milli iradenin ortaya koyduğu sonuca saygı gösterilmeli” görüşünde. Ancak önemli bir kesim de “25 bin oyun değişme ihtimali olabilir. Şansımızı denemeliyiz. Neticede işin ucunda İstanbul’u kaybetmek var” diye düşünüyor.
NEREDEN NEREYE
Sandık kurulları tamamen kamu görevlilerinin kontrolündeydi. AK Parti’nin ve MHP’nin müşahitleri sandık başlarındaydı. Onların onayı olmadan hiçbir oy “geçersiz” sayılamıyordu. Oyların yazılı olduğu tutanakları onlar da imzalıyor, her partinin görevlileri o tutanakların bir kopyasını alıyordu.
Valilerle, kaymakamlarla, polis ve jandarma ile İçişleri Bakanlığı’nın bizzat kontrol altında tuttuğu, güvenliğini sağladığı ilçe seçim kurullarında birleştirme işlemleri yapılıyordu. Sandık başı tutanaklarındaki rakamları okuyanlar da bilgisayara girenler de kamu görevlileriydi. Bilgisayarda kullanılan sistem de yazılımın algoritması da bizzat iktidar tarafından denetleniyordu.
Haliyle bu durum seçim öncesinde her sandığın ba...