Durum bu kadar mı vahim?
Gururlu bir milletiz. İçinde olduğumuz herhangi bir durum arzuladığımız doğrultuda gelişmezse sorunu kendimizde aramaz, başka yerlere fatura keseriz.
Maçı kaybederiz, hakeme yükleniriz.
Sınav kötü geçer, soruları beğenmeyiz.
Kurallara uymaz kaza yaparız, yolu suçlarız.
Sel gelir, dere yatağına yaptığımız evi önüne katar sürükler, dereyi suçlarız.
Demirden, çimentodan “tasarruf ederiz”, en ufak sarsıntıda, hatta bazen durduk yerde bina çöker, hiç üstümüze alınmayız.
17 yıl sonra gerçekleşen ilk siyasi Televizyon münazarası ile ilgili tartışmaları izlerken bu özelliğimiz aklıma geldi.
Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım, İsmail Küçükkaya’nın yönetimindeki münazarada adeta top çevirmiş, kavga gürültü olmadan programı tamamlamıştı. İşin sonunda moderatörün “moderasyonumu nasıl beğendiniz” sorusuna Yıldırım, “ben bir anormallik görmedim. Gayet iyi olduğunu düşünüyorum. Olabildiğince adildin” cevabını vermişti.
“Tarihi buluşma” karşılıklı jestlerin olduğu, esprilerin yapıldığı neşeli bir aile fotoğrafı ile tamamlanmıştı.