En çirkin, en seviyesiz propaganda!
Adeta Atatürk’ün 1920 öncesindeki ülkesi için söylediği “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke” gibi!– Çiftçi havlu atmış: Mazot, gübre, enerji, sulama, yem masrafları...
Adeta Atatürk’ün 1920 öncesindeki ülkesi için söylediği “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke” gibi!
– Çiftçi havlu atmış: Mazot, gübre, enerji, sulama, yem masrafları almış başını gitmiş. Bu yetmiyormuş gibi, çiftçiye sahip çıkan yok ve ürünleri de para etmiyor.
– Tüccar batmış: Nakliye masraflarıyla, komisyoncularla baş etmek imkansız hale gelmiş.
– Küçük ve orta ölçekli esnaf can çekişiyor: Kiralar, elektrik ve doğalgaz faturaları, girdi fiyatları cep yakıyor. Sattıkları bir ürünü rafına yeniden aynı fiyata koyabilmeleri hayal olmuş.
– Sanayici ne yapacağını bilemiyor: Girdi fiyatları, enerji ve iş gücü giderleri, rekabet gücünün zayıflaması, iktidarın öngörülemez tedbirleri bellerini büküyor. Bazı patronlara göre fabrikayı satıp parayı işleterek geçinmek, üretmekten daha karlı hale gelmiş.
– İhracatçı sıkışmış: İktidar sadece döviz kurlarını değil, şirketlerin döviz hesaplarını da kontrol ediyor. İhracatçı şirketler hesaplarında döviz tutamıyor. “İhracat yap gelen dövizi bozdur...