İmamoğlu affını istemeli!
Sözcü Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek'in bugünkü (02.02.2022)'' İmamoğlu affını istemeli!'' başlıklı yazısı.
Bu aralar iktidarın en sevdiği fiil “affını istemek”.
Nedir affını istemek?
Aslında Arapça “istifa” sözcüğünün Türkçe karşılığıdır.
“İstifa” dilimize yerleştikten sonra biraz farklılaşmış, tek taraflı “irade beyanı” haline gelmiş. İstifa eden kişi iradesini ortaya koyduğu gibi amirine bir nebze olsun meydan da okumuş olur.
Oysa, “affını isteyen”, son kararı daha çok liderin inisiyatifine bırakır, “ben bırakmak istiyorum ama son karar sizin” der.
Son zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı
kabinesinde görevi bırakan bütün bakanlar da istifa sözcüğünün Türkçe karşılığını, yani affını istemeyi tercih etti.
Her konuda Araplaşmayı marifet sayan, cümlelerine sürekli Arapça sözcükler serpiştiren bir iktidarın mensuplarının, söz konusu olan istifa etmek olunca Türkçe ifadeleri tercih etmeleri ne kadar manidar değil mi?
İstifa ile affını istemenin etimolojik kökenleri aynı olsa da pratikte istifa etmekle affını istemek arasında çok anlamlı bir fark vardır: “Kişisel irade.”
Öyle anlaşılıyor ki iktidar kendisini “af makamı” olarak görmeye başladığından bu yana, bakanlık mertebesine gelmiş koca koca insanların “kişisel iradeleri” buhar oldu.
Ülkeyi yönetenler işi o kadar abarttı ki kendi bakanlarının af talepleri yetmiyormuş gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da affını istemesini talep etmeye başladı.
Evet, Ekrem İmamoğlu affını istemeli!
Neden mi?
– TÜİK'in dahi yüzde 36.5 olarak ölçtüğü gerçekte yüzde 80'leri bulan enflasyon, namı diğer “hayat pahalılığı” için,
– Yüzde 11'leri bulan “işsizlik” için,
– Çalışanları, yetersiz ücretlerle hayat pahalılığı ve faturalar altında ezdirdiği için,
– 20 Mart'ta 7.29 olan dolar kurunu bir yıl geçmeden 13.5'e, bankalardaki reel faizi yüzde 30'ların üzerine çıkardığı için,