İyi adliyeci nasıl olur?
Tam olarak yılı hatırlamıyorum. 1980’li yılların sonlarıydı. Adliyesi Hükümet konağının giriş katında olan küçük ilçemizde, yaşları 14-18 arasında değişen bir grup genç, savcının küçük odasında iki grup olarak kümelenmişti.
Hepsinin başı öne eğikti. İki grup da bir süre önce yaşadıkları kavganın faturasını birbirlerine kesiyordu.
Ortada bir de suç aleti vardı: Gençlerin “cop” dediği etrafına tel sarılmış küçük bir değnek.
Hiçbiri suç aletini sahiplenmiyordu.
Hükümet konağı binasında otoriter yanından ödün vermeyen, ama o binadan çıktıktan sonra halkın arasına karışan 50’li yaşlardaki savcı, babacan bir tavırla hepsini tek tek dinledi. Ardından gençlere nasihat çekti ve sesini biraz yükselterek, “hadi şimdi gidin bakalım, bir daha gelirseniz hepinizi içeri attırırım” dedi. Çocuklar kavga ettikleri arkadaşlarına “sen görürsün” der gibi baka baka salondan çıkmaya başladı.