Metin Temel Paşa’yı çabuk unuttular!
Sözcü Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek'in bugünkü (11.01.2022)'' Metin Temel Paşa’yı çabuk unuttular!'' başlıklı yazısı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, satışı baştan sona skandala dönüşen Tank Palet fabrikasının bulunduğu Arifiye'de konuşuyordu:
“Bugün Amerika'dan İngiltere'ye, oradan Almanya'ya kapı kapı dolaşarak benzin istasyonlarındaki restoranlarda bir şeyler yemeye gayret edenler, yabancı ekonomi komiserlerinden yardım diliyor.”
Bu sözler bittiğinde Erdoğan'ı dinleyenler alkışlamaya başlamıştı.
Alkışlayanların arasında toplantıya üniformalarıyla katılan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever de vardı.
Görüntüleri izlerken kendi kendime “olmamış” dedim.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olabilir ama Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken doğrudan siyaset yapıyor ve “AK Parti Genel Başkanı” sıfatıyla konuşuyor.
İki general de o cümleleri alkışlamadan durabilir, Erdoğan'ın devlet faaliyetleriyle ilgili açıklamalarını alkışlayabilirdi.
Gerçi, alkışlasalar bir dert alkışlamasalar bir dert. İçine düştükleri durum, Erdoğan'a aynı anda hem Cumhurbaşkanlığı hem AK Parti Genel Başkanı şapkalarını giydiren Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin eseridir.
Kılıçdaroğlu dünkü TBMM Grup konuşmasında o generallere sert tepki gösterdi.
Haklıydı da…
Ben olsam kendilerine Metin Temel Paşa'yı anımsatırdım.
Malumunuz, benzer bir şey 2 Haziran 2018 günü Malatya'da da yaşanmıştı. Erdoğan rakibi Muharrem İnce için “Çırağa dükkan teslim edilmez. Siyasetin çıraklarına da Türkiye emanet edilmez. Siyasette hiçbir başarısı, hiçbir tecrübesi olmayanlara ülkenin yönetimini asla veremeyiz” derken, Suriye operasyonlarının ünlü paşası İsmail Metin Temel kendisini gülerek ve katıla katıla alkışlamıştı.
İnce de çok öfkelenip “Senin apoletlerini sökeceğim” demişti.
İnce Metin Temel Paşa'nın apoletlerini sökmeye fırsat bulamadı ama Erdoğan kendisini 2020'de “kadrosuzluktan” emekli etti. Metin Temel Paşa'nın alkışları da yanına kar kaldı.
Belli ki iki General Metin Temel Paşa'yı çabuk unutmuş!
Kamu bankalarının işlemleri incelenmeli
Gazetelerde dün ilginç bir haber vardı.
Eski bir AK Parti milletvekiline ait olan ve iktidara yakınlığıyla bilinen Kiler isimli şirket, daha önce borçları karşılığında bir kamu bankasına devrettiği Sapphire AVM ve Seyir Terası'nı 905 milyon liraya (yani 48,3 milyon dolara) geri satın almış.
Merak edip geçmişe doğru bir araştırma yaptım. Şirket, 30 Haziran 2019'da Kamuoyunu Aydınlatma Platformu'na (KAP) gönderdiği raporda, Sapphire AVM ve Seyir Terasının değerini yaklaşık 690 milyon lira olarak ifade etmiş. O günkü karşılığı 119,2 milyon dolar.
Aynı şirket, borçlarını ödeyemeyip dara düştüğünde, finansman yükünü azaltmak için Sapphire AVM ve Seyir Terasını ucuza satmak zorunda kalmış. Ocak 2020'de KAP'a yapılan açıklamada, bu satışla 583.019.301,86 TL'lik finansman yükünün tasfiye edildiği vurgulanmış. O günün kuruyla tasfiye edilen miktar 99,3 milyon dolar.
Rakamlar ilginç değil mi?
30 Haziran 2019'da 119,2 milyon dolar değer biçilen bir gayrimenkul var. Altı ay sonra “kelepir” olarak 99,3 milyon dolarlık finansman yüküne karşılık kamu bankasına devrediliyor. Sonra aynı gayrimenkul, aynı şirket tarafından 48,3 milyon dolara geri alınmış oluyor.
Basit bir soru: Aradaki 51 milyon dolar nereye gitti?