Öğrenciler mahzun ama kimse masum değil!
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Şanlıurfa’da bir okul ziyaretinde okul bahçesinde gezerken pejmürdelikten rahatsız olup okul müdürünü ve milli eğitim müdürünü şu sözlerle...
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Şanlıurfa'da bir okul ziyaretinde okul bahçesinde gezerken pejmürdelikten rahatsız olup okul müdürünü ve milli eğitim müdürünü şu sözlerle fırçalamıştı:
“Buraya bir basketbol sahası yapılmaz mı? Siz ne biçim adamsız ya? Siz ne iş yapıyorsunuz? Para istediniz de para mı vermedik? Bu çocukları niye burada mahzun halde bırakıyorsunuz?”
İki müdür de bu sözler karşısında yutkunmaktan başka bir şey yapamamıştı.
Bu olaydan sonra herkes “bu fırça neden kameraların ve bakanın önünde atıldı” sorusunu sordu.
Bakan Özer de “Şanlıurfa'da kamera önünde açıklama yoktu, birisi telefondan çekmiş. Cımbızlayarak servis etmişler” sözleriyle o soruya yanıt verdi.
O sözler sarf edildiyse, nerede nasıl edildiğinin ne önemi var?
Bizim tartışmamız gereken şey, müdürlük makamına erişmiş iki eğitimcinin bakan karşısındaki ezikliğiydi.
Bizim tartışmamız gereken şey, çocuklarımızı görevden alınma endişesiyle “evet sayın bakan, para istiyoruz, öğretmen istiyoruz göndermiyorsunuz” demeye cesaret edemeyen “eğitimcilere” emanet etmiş olmamızdı.
Bakan Bey bir zahmet açıp baksın:
Kaç okul müdürü ve kaç milli eğitim müdürü liyakatle atanmış?
Kaçı din kültürü ahlak bilgisi öğretmeni, kaçı siyasi ve tarikat/cemaat referansıyla atanmış?
Bakan Özer diyor ki “Oradaki öğrenciler çamurun, tozun
toprağın içinde oynuyorlar. Biz oraya basketbol sahası yapabilir, rekreasyon olarak çok güzel hale getirebiliriz.”
Elbette getirebiliriz. Basketbol sahaları yapabiliriz. Bahçeleri güzelleştirebiliriz.
Ancak, bunun için Bakanlığın bütçe ayırması gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın ülkenin en büyük bütçeli kurumu olduğu doğrudur