Peker’in sarstığı “iktidar medyası” kalesi
Düşünsenize 20 yıl önce tuhaf karşıladığımız ama bugün sıradanmış gibi gördüğümüz bir durumu açıklarken aklınıza ilk gelen örnek nedir?
Bizim kuşaktan olup yatılı okuyanlar bilir. 400-500 öğrencinin kahvaltı yaptığı bir yemekhaneye, öyle çaydanlıklarda çay yapıp yetiştiremezsiniz.
Devasa kazanlara ihtiyaç duyarsınız (şimdilerde çözüm bulunmuş, büyük çay makinaları yapılmış).
Bizim okulda da öyleydi. Mutfakta devasa kazanlarda demlenirdi çay. Sonra devasa bir kepçe ile devasa çaydanlıklara doldurulur ve 16 kişilik masalara dağıtılırdı.
Bazı zamanlarda hiç haz etmediğimiz durumlar olurdu. Yolunu kaybetmiş bir kurbağa o devasa kazanı gölet sanıp içine atlardı (ya da şakacı bir öğrenci kazana kurbağa atardı). Mutfaktaki keşmekeş içinde kimse bunu fark etmezdi. Ancak çayı kepçeyle çaydanlıklara aktarırken kurbağanın ölüsünü görürlerdi (“Bunu fark edince çayı döküp kazanı yıkayıp yenisini yaparlar mıydı” diye sormayın lütfen, cevabı bilmiyorum).
★★★
Biliyorsunuz, ünlü bir şehir efsanesi var: “Kurbağayı soğuk suya koyup ısıtırsanız, suyun ısındığını fark etmez ve su kaynayınca oracıkta ölür.”
....