Subaylar neden bıraktı?
Malum Zafer Haftası’ndayız. Ordumuzun en önemli kahramanlık destanı, 97 yıl önce bugünlerde yazıldı. Atatürk, Sakarya Savaşı’nın bir “subay savaşı” olduğunu yazar.
Gerçekten de kıt imkanlarla, doğru strateji ve taktiklerle yürütülen ve kazanılan bir savaş, ancak kurumsal, gelenekleri olan bir kurmay subay aklının ürünü olabilir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bu aralar dönüşmeye çalıştığı profesyonel ordu, aslında Atatürk’ün kastettiği türden bir subay savaşını verebilecek bir subay ordusu olacak. Kulağa garip gelebilir ama daha dinamik, acil müdahale kapasitesi olan, az imkanla çok iş başarabilen (asimetrik bir güce sahip) düzenli bir ordudan söz ediyorum. Peki TSK’nın bu dönüşümü planlandığı gibi ilerliyor mu?
Bazı komutanların istifasından ve TSK içindeki eleştirilerden anlıyoruz ki “hayır.”
Bunun da iki önemli nedeni var:
İlki FETÖ belasının bertaraf edilmesiyle ortaya çıkan kurmay açığı. Yani geçici olsa da yapısal bir sorun.
İkincisi ise Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, sadece çok iyi tanıdığı, güvendiği subaylarla çalışmayı tercih etmesi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan “Bir yıl içinde orduda tek FETÖ’cü bırakma” talimatı alan Akar’ın “tanıma ve güvenme” kıstasıyla hareket ettiği ortada.