Zihni Sinir YSK
Cumartesi günü İstanbul’dan Ankara’ya giderken uçakta iki eski AK Parti Milletvekili ile karşılaştım. İkisi de 26. Dönemden, yani 2018’e dek milletvekilliği yapan, 24 Haziran’da aday yapılmayan isimlerdi...
Hal hatır sorduktan sonra söz İstanbul seçimlerine geldi. AK Parti içinde artık “muhalif” saflarda sayılanı, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın dünkü (MÜSİAD) konuşmasından sonra YSK hayatta ‘ret’ kararı veremez” dedi. Ben hukuki argümanlar sunmaya çalışırken, O Erdoğan’ın YSK’ya yönelik sert cümlelerini sıraladı.
“Bahse girelim o zaman, yemeğine” dedim.
Bu sırada diğer milletvekili araya girdi. “Ben de girerim ama yemek kurtarmaz beni” dedi. “Benimle mi” diye sorunca, “Hayır” dedi.
Şaşırdım. Seçimin iptalini isteyen biri olarak bildiğim birinin seçim iptal olmayacak iddiasıyla bahse girmek istemesi garip geldi.
O da benim gibi hukuki gerekçeler öne sürdü.
Aynı gün, başkalarından da “Cumhurbaşkanı’nın MÜSİAD konuşmasından sonra o YSK’dan ‘ret’ kararı çıkmaz” cümlesini duydum.
Nerden baksan tutarsızlık
Neticede YSK dün kararını verdi.
Biz hukuki argümanlar sunarak “ret” kararının çıkacağını savunanlar kaybettik.
“Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasından sonra iptal çıkar” diyenler kazandı.
Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçim, “Bazı sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması” gerekçesiyle iptal edildi.