Katar krizinden amaçlanan
Haziran 1967’de ortaya çıkan Altı Gün Savaşı sonucunda İsrail, SpartalılarınThermoplyae Savaşı’nda elde ettikleri başarının bir benzerini elde edip küçük Sparta’dan neşet ederek...
Haziran 1967’de ortaya çıkan Altı Gün Savaşı sonucunda İsrail, SpartalılarınThermoplyae Savaşı’nda elde ettikleri başarının bir benzerini elde edip küçük Sparta’dan neşet ederek, bölgenin yeni askeri süper gücü olma yolunda büyük mesafeler kat ettiği göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.
İsrail, bir yandan işgal altındaki topraklar üzerinde yeni yerleşim yerleri inşa ederek, Filistin Devleti’nin kurulmasını daha da zor bir aşamaya getirirken, Ortadoğu’da ABD üzerindeki nüfus gücünü kullanarak, bu sefer bölgenin farklı etnisiteleri arasındaki düşmanlıkları tetikleyerek ve körükleyerek tahakküm politikasını geniş bir alana yaymaya çalışmaktadır.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri öncülüğünde Ortadoğu’da oluşturmaya çalışılan “Arap Gücü”nün örgütlü bir “değişim rüzgârı” olarak gösterilmeye çalışılmasına karşın, örtülü olarak İsrail çıkarlarına hizmet etmeye yönelik bir adımdan öteye gidemeyecektir.
Son dönemlerde, Filistin davası gibi kangrenleşmeye yüz tutmuş sorunların unutturularak başta terör ve benzeri unsurların ön plana çıkarılması ve tüm hesapların buna göre düzenlenmeye çalışılması hedef saptırmaya yöneliktir.
Katar ve diğer Arap ülkeleri arasında baş gösteren kriz, Amerikan yönetim merkezi CapitolHill’in, geleneksel olarak hep yapageldiği gibi, Ortadoğu’daki son gelişmeleri kendi ve İsrail çıkarları doğrultusunda kullanmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Sürtüşmelere dayalı kriz politikaları ile dengeleri yeniden kendi lehine çevirme çabaları Katar’da yeni bir aşamaya gelmiştir.
İsrail’in eski Doha temsilcisi Eli Avidar’ın, HAMAS’ın Doha’nın yardımı olmadan Gazze’de faaliyet sürdüremeyeceğini ve İsrail ile savaşında gerekli silahları temin edemeyeceğini ifade eden açıklaması, Suudi ve diğer Arap ülkelerinin Katar’a karşı sert tutum sergilemelerinin ana snopsisini ortaya koyması bakımından önemli bir itiraf niteliği taşımaktadır.