İlhan Başgöz’ü sonsuza uğurlarken
Salı günü akşamüstü Metin Turan aradı, “İlhan Hoca’yı bir saat önce kaybettik” diye.
Metin Turan’ın İlhan Başgöz’ün Türkiye’ye getirilmesindeki yerini tekrarlamak gerekir. Başgöz’ün Amerika’daki durumundan beni haberdar eden ve Türkiye’ye gelmek istediğini söyleyen oydu.
Sonrasını biliyorsunuz, ben de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı arayarak Hoca’nın isteğini iletmiştim. Başgöz böylece çok sevdiği vatanına kavuşmuş oldu ve son nefesini doğup büyüdüğü, türkülerini derlediği topraklarda verdi.
Bugün onu kitaplarıyla son yolculuğuna uğurlamak istiyorum. Bize bıraktığı gerçek mirası hatırlatarak:
‘Yunus Emre’
Kitabın girişinde Yunus Emre hakkında bildiklerimizin üç kaynaktan geldiği yazıyor.
Bir yargısı, Yunus Emre’nin dili üzerine önemli bir tespit:
“Yunus Emre, bir halk şairi değildir. Yunus’un konuştuğu dilin halk dili olduğu yolundaki kanı yanlıştır. Yunus’un dili çağının aydın sanatçısının dilidir.”
‘Yunus Şiirlerinden Bir Güldeste’ bölümünün ilk sayfası ‘Seçme Dizeler’ başlığını taşıyor.
Ünlü bir dörtlüğü okuyalım:
“Bir kez gönül yıktınısa
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi