Bu filmi mutlaka izleyiniz
Önceki gece Sadık Can Perinçek bize bir film izletti. Hayatımda gördüğüm en etkili filmlerden biri. Gece düşümde o film ve sabah kalktım hâlâ o filmin iklimindeyim. Şule Perinçek de çok...
Önceki gece Sadık Can Perinçek bize bir film izletti. Hayatımda gördüğüm en etkili filmlerden biri. Gece düşümde o film ve sabah kalktım hâlâ o filmin iklimindeyim. Şule Perinçek de çok etkilendi.
Adı En Karanlık Saat (Darkest Hour). Hitler’in namlusunun İngiltere’nin bağrına dayandığı koşullarda, Winston Churchill’in başbakan olmasıyla başlıyor ilk sahneler. Muhafazakâr Churchill’in savaş kararlılığı ve zafer azmi ile yine Muhafazakâr Parti liderlerinden Chamberlain ve Halifax’ın Nazi Almanyası ile barış çaresizliği arasındaki çelişme işleniyor. Teslimiyetçilik, savaşma iradesinin ayaklarına dolaşmaktadır, her toplumun tarihinde yaşandığı gibi. Churchill, bütün partilerin liderlerini savaş kabinesinde birleştiren liderdir. Bu özelliğiyle İngiltere’nin başına geçer. Kralı da kazanmasını bilir, azim ve cesaretin cephesine.
ASLA PES ETMEMEK!
Churchill’in o zor günlerdeki mücadelesi, evrenseldir. Kuduzov’un Napolyon’a direnişinden Stalingrat savunmasına, Mao’nun Uzun Yürüyüşünden Vietnam’a, Çanakkale’den Sakarya’ya kadar hep aynı irade zafer kazanmıştır. Ya İstiklâl ya Ölüm iradesi!
Gerekirse dağlara, ormanlara, denizlere, okyanuslara çekilerek, savaşı kanımızın son damlasına kadar sürdürmek, ama asla pes etmemek! Tıpkı Mustafa Kemal Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru, Diyarbakır beylerine yönelttiği “Hazro Dağları bizi saklar mı” sorusundaki kararlılık.
Cephe çözülse, dağılsa, yine bir direnme mevzisi kurmak ve zaferden asla vazgeçmemek!
Düşman güçlü olabilir, silahları üstündür, askeri çoktur, Avrupa ülkeleri birer birer teslim ol...