Cumhurbaşkanlığı seçimi artık başbakan seçimidir

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili Anayasa değişiklikleri ilk genel seçimde yürürlüğe girecek. Zamanında yapılırsa, Kasım 2019’daki Cumhurbaşkanı seçiminde artık Cumhurbaşkanını...

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili Anayasa değişiklikleri ilk genel seçimde yürürlüğe girecek. Zamanında yapılırsa, Kasım 2019’daki Cumhurbaşkanı seçiminde artık Cumhurbaşkanını değil, Başbakanı seçeceğiz. Anayasadaki adı Cumhurbaşkanı ama seçeceğimiz adam, bizim eskiden bildiğimiz Cumhurbaşkanı değil. Türkiye’nin anayasa geleneğindeki adıyla başbakanı belirleyeceğiz.

EKMELEDDİN İHSANOĞLU ARAYIŞI

3 Mayıs Çarşamba günü akşamı NTV’de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile yapılan söyleşiyi izleyince bu hatırlatmayı yapma gereği doğdu. Yalnız CHP Genel Başkanı değil, birçokları Anayasadaki adına bakarak Cumhurbaşkanı seçimi yapacağımızı düşünüyorlar. O nedenle tarafsız olduğu söylenen, köşkünde oturan, programı ve siyaseti olmayan, ülke sorunlarına çözüm getirmek gibi bir görevi bulunmayan, partiler üstü görüntülü bir yeni Ekmeleddin İhsanoğlu arayışına tanık oluyoruz.
Hükümet olmak gibi bir umutları ve sorumlulukları olmayanlar için ideal çözüm budur. Daha vahimi şudur: Cumhurbaşkanının başbakanlık yapacağı bilinmiyor.

HÜKÜMET YÖNETME GÖREV VE SORUMLULUĞU

Oysa Cumhurbaşkanı olarak seçilecek kimse, sarayda oturmayacak, hükümet kuracak, bakanları belirleyecek, program ve siyaset üretimine önderlik edecek, ülkeyi yönetecek, özetle hükümet başkanlığı yapacak.
İlk genel seçimde Cumhurbaşkanı değil, başbakan seçeceğiz. Bu nedenle “tarafsız” Cumhurbaşkanı arkada kalmıştır. Cumhurbaşkanı adını taşıyan hükümet başkanı, ülkenin güvenlik, ekonomi, çağdaşlaşma gibi temel sorunlarında taraf olacaktır, partili olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı, sorunları doğru sıralamak, sorunların üzerine gitmek, sorun çözmek, etkin otorite kullanmak, süreçlere aktif müdahalede bulunmak durumundadır.
Cumhurbaşkanı önderliğinde Türkiye’yi yönetecek hükümet, PKK ve FETÖ terörünü bitirmek, huzuru sağlamak, komşularla işbirliğini her alanda hayata geçirmek, Türkiye’yi borçlanma ekonomisinden üretim ekonomisine geçirmek, herkese iş bulmak, bölgeler arasındaki ekonomik dengesizlikleri gidermek, tarikat ve cemaat bağımlılıklarına ve baskılarına son vermek, Cumhuriyetimizi Atatürk Devrimi temelinde yeniden inşa etmek, en önemlisi ülke bağımsızlığını ve bütünlüğünü hayata geçirmek gibi temel sorunları çözme görevleriyle karşı karşıyadır.

MİLLETİN VE CUMHURİYETİN TARAFINDA OLMAK

Bu görevlerin hepsi taraflı olmayı gerektiriyor. Zaten Cumhurbaşkanı daha göreve başlarken taraf tutacağı üzerine yemin ediyor. Yemin metninin içeriği baştan sona taraf tutmaktır. Cumhurbaşkanı, vatanın, milletin, cumhuriyetin ve üreticinin tarafında olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı yeminindeki ve hükümet işlerindeki “tarafsızlık”, programsızlık, amaçsızlık, siyasetsizlik anlamına gelmiyor. Oradaki tarafsızlık, kanunların ve hükümet görevlerinin uygulanmasında vatandaşlar ve kurumlar arasında kanunlara aykırı bir tercihi önlemek içindir.
Cumhurbaşkanı, başka deyişle hükümetin başkanı, PKK karşısında taraftır, FETÖ karşısında taraftır, dış tehditler karşısında taraftır, adaletsizlik ve hukuk dışı uygulamalar karşısında taraftır ve taraf olmaya mecburdur.

CUMHURBAŞKANININ PROGRAMI VE SİYASETLERİ

Hükümet Başkanı, belli bir programı uygulayacaktır. Hükümet yönetecek olan Cumhurbaşkanı, programı, stratejiyi ve siyasetleri üreten partilerden birinin veya programda anlaşmış bir partiler topluluğunun başı veya temsilcisi olmak durumundadır. Cumhurbaşkanı hakem değildir, sahada mücadele mevzisindedir. Hem de önder kimliğiyle.
Siyaset, siyasal partilerle yapılıyor. Siyasal partiler ise, hükümet yönetme amacını taşıyan kuruluşlardır. Toplumun önüne programlarıyla çıkarlar, kuvvet toplarlar ve iktidar için mücadele ederler. O nedenle Cumhurbaşkanı seçimi, tarafsız bir adamı seçmek olarak tanımlanamaz. Tam tersine Türkiye’nin sorunlarının çözümünde taraf olan bir aday bulunması gerekir.
Hâlâ yürürlükte olan Anayasa hükümlerine göre, hükümet Meclis çoğunluğu tarafından kuruluyor. İlk seçimde yürürlüğe girecek Anayasa hükümlerine göre, artık hükümeti Cumhurbaşkanı adını taşıyan başbakan kuracaktır. O nedenle yapılacak seçim, bizim anayasa geleneğimizdeki adıyla başbakan seçimi olacaktır.

HAYIR CEPHESİ DEĞİL MİLLETE KARŞI CEPHE

Bunu anlamayanlar, Abdullah Gül, Davutoğlu, Fethullah Gülen ve Selahattin Demirtaş ile el ele verip “tarafsız” Cumhurbaşkanı adayı arayışına giriyorlar. “Hayır Cephesi” adını kullanarak yaptıkları budur. “Hayır Cephesi” adı altında, bölücü ve yobaz terörüyle işbirliğini kurumlaştırmak planını açığa vurdular. Cumhurbaşkanı adayını hapisane kapılarını aşındırarak ve Lordlarla gizli görüşmeler yaparak bulma gayreti içindeler.
Birkaç ağızdan birden itiraf ettikleri cephe, Hayır Cephesi değil, Atlantik cephesidir. Bu cephenin kendisi de taraftır. HDP/PKK ve FETÖ ile cephe kuranlar, millete karşı cephe alıyorlar. Ve kurmak istedikleri cephe, bırakalım yüzde 49’u, yüzde 9 bile değildir. Hiç tanımadıkları Kürt seçmen de bölücülüğe karşıdır ve HDP ile cephe kuranların karşısında olacaktır. Sözün kısası Türkiye düşmanı bir cephe peşindeler. Seçimlerde alacakları oyu da millet karşısındaki bu duruşları belirler.

BİRLEŞEN VE ÜRETEN TÜRKİYE’NİN CUMHURBAŞKANI

Hiç kimse merâk etmesin, Türkiye’nin vatan bütünlüğü ve üretim ekonomisi ihtiyacı, kendi Cumhurbaşkanını üretecektir, üretiyor.
O Cumhurbaşkanı bir kez daha vurguluyoruz: Tayyip Erdoğan olmayacaktır. Halk Oylaması sonuçlarına ve önümüzdeki sürece bakınca, AKP iktidarının sonunun geldiğini görürüz. Ancak Tayip Erdoğan’ın karşısına HDP/PKK ile birlikte çıkma planı içinde olanlar, Tayyip Erdoğan’a hizmet ediyorlar. HDP/PKK ve FETÖ ile el ele verenler, bu ülkede bin kez seçim yapılsa bin kez kaybederler. HDP ve Abdullah Gül ile birlikte oluşturdukları Hayır Cephesinin kazanması için, ABD silahlı kuvvetlerinin Türkiye’yi işgal etmesi gerekir. Bunu başarma şansları yoktur.
Tayyip Erdoğan gidicidir. Ancak bir şartla: Karşısına Birleşen ve Üreten Türkiye’nin Cumhurbaşkanı adayıyla çıkılacak. Önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçimini, teröre son verecek ve üretim ekonomisini inşa edecek olan aday kazanacaktır. Başarının anahtarı buradadır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Doğu Perinçek, Muazzez İlmiye Çığ'ı yazdı: Dört kitabın manasını öğreten tarihin kızı 17 Kasım 2024 | 203 Okunma İrfan Yalçın: Ciğeri kömür tozuyla dolu gerçek edebiyat 01 Temmuz 2024 | 102 Okunma Şiddete gülümseyerek direnmek 07 Haziran 2024 | 201 Okunma Türkiye’nin tasarruf yeteneği 27 Nisan 2024 | 121 Okunma Filistin kazanırsa ‘Kürdistan’ kaybeder ‘Kürdistan’ kazanırsa Filistin kaybeder 19 Nisan 2024 | 1.664 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar