Türk yargısının Brunson sınavı
Türkiye ABD’ye teslim olsun diye can atan iki kesim var. Geleneksel olanı, Neoliberal Amerikancılar. Bir de ilerici maskeliler ile Vatansız Sahte Solcular. Neoliberal Amerikancılar, bu teslimiyetin asıl patronu. Diğerleri Tayyip Erdoğan...
Türkiye ABD’ye teslim olsun diye can atan iki kesim var. Geleneksel olanı, Neoliberal Amerikancılar. Bir de ilerici maskeliler ile Vatansız Sahte Solcular.
Neoliberal Amerikancılar, bu teslimiyetin asıl patronu. Diğerleri Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlendikleri için, Neoliberallerle aynı cephede buluşuyorlar.
Son olay, Brunson’ın 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilmesi. Haber bu. Fakat bu haber, “tahliye edildi” başlıklarıyla veriliyor. Şöyle yorumlar görülüyor: ‘ABD zafer kazandı. Hükümet boyun eğdi. ABD ile anlaşma oldu. Türkiye, yeniden ABD denetimine girdi.’
GERİ DÖNÜŞ YOK
Önce yaşadığımız süreci, “ya yanlış çıkarsa” diye korkmadan, açık ve kesin ifadelerle belirleyelim. Çünkü yanlış çıkmayacak: Türkiye, ABD’nin patronluğundaki Atlantik sisteminden ayrılmaktadır ve Avrasya’daki mevzilerine yerleşmektedir.
En önemlisi, bu süreçte biz seyirci ve gözlemci değiliz. Bu süreci yönlendiren etkeniz, gücüz. Vatan Partisi var, Türk Milleti var. Türkiye’nin mecburiyetleri ve dinamikleri belirleyicidir. Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye de o dünyadaki yerini alıyor. Bu tür stratejik kamp değişiklikleri toplumsal-ekonomik zorunluluklara dayanır. Yalpalamalar ve zikzaklar da olur, ancak geri dönüş yoktur. Amerikancı liberallerin, PKK, FETÖ ve Sahte Solcuların beklentileri boşunadır. Onlar sevinemeyecekler. Türkiye yeniden Washington denetimine dönmeyecektir. Bu yöndeki bütün seçim projeleri ve darbe girişimleri, fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Umutlarını ABD’ye bağlayanlar, önümüzdeki dönemde de yeni hâyal kırıklıklarıyla tanışacaklardır.
Türkiye ile ABD...