Ufuklara bakma zamanı
İstikrar dönemlerinde toplumun ufuklara bakması çok şey değiştirmez. Çark dönmektedir. Sistem işlemektedir. Toplum bir yola girmiştir. Koşullar, yeni bir kararı, yeni bir rotayı dayatmaz. Uzak görüşlü...
İstikrar dönemlerinde toplumun ufuklara bakması çok şey değiştirmez. Çark dönmektedir. Sistem işlemektedir. Toplum bir yola girmiştir. Koşullar, yeni bir kararı, yeni bir rotayı dayatmaz. Uzak görüşlü bilgeler, nereye gidiyoruz sorusuna daha orta ve uzun erimli yanıtlar verir ve tartışırlar. Toplum ise günlük işleriyle uğraşır.
YÜRÜYEN KARAR SÜRECİ
Bugün durum öyle değil. Türkiye, bir karar sürecinin içindedir. 2014 yılından bu yana yaşadıklarımıza bakarsak, o karar sürecinin yürürlükte olduğunu görüyoruz.
Bu dönemde en yanlış yargı, kararların Saraydan alındığı hurafesidir. Görüntüye değil, öze bakalım: 2014 sonrası süreçte Tayyip Erdoğan Türkiye’yi yönetmiyor, Türkiye Tayyip Erdoğan’ı yönetiyor. Bunu en başta Küresel merkezler görüyor.
Yaşadığımız karar sürecinin başlıklar şunlardır:
Türkiye, Vatan Partisi önderliğinde Silivri Duvarlarını yıktı ve Türk Ordusu esaretten kurtuldu. NATO’nun ünlü Gladyosu temizleniyor.
Türkiye, Atlantik sisteminin denetiminden çıkıyor ve Avrasya’da mevzileniyor. Artık Türkiye’nin müttefikleri Asya ülkeleri. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kapısını çalıyor. Asya liderleri ise, Asya Natosunu kurma planları yapıyorlar. ABD ise Türkiye’nin düşmanı konumundadır.
Türkiye, 24 Temmuz 2015’te başlayan süreçte PKK’yı hendeklere gömdü ve arkasından sınır ötesi harekâtlarla temizlemeye devam ediyor.
Türkiye, FETÖ’nün üzerine yürüdü ve ABD’nin 15-16 Temmuz Darbesini silahla ve halkın katılımıyla bastırdı. Bir zamanlar hükümetin ortağı olan FETÖ, şimdi ayak altında kaldı.
ABD güdümlü tarikatlar ve cemaatler, devlet ve toplum içinden temizleniyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Nisan ayındaki geniş raporu, bu sürecin devam edeceğine işaret ediyor.
Türk Devriminin önderi Atatürk, devlet ve toplumun içinde yol gösterici olarak yükseliyor.
Türkiye, borç batağında boğulmamak için Üretim Devriminin eşiğine geldi, bunun sancılarını yaşıyor.
Bütün bu sistem değişikliğini “Saray Kararı” olarak nitelemek, yalnız yaşanan süreci anlamamızı zorlaştırmakla kalmıyor, yarınları görmemizi de olanaksız kılıyor.
İSTANBUL SEÇİMİ