Yalnızca Parti önderliği milleti birleştirir ve iktidara yöneltir
Türkiye ne zaman derin bir kriz içine girse, ne zaman bir çözüm arayışı başlasa, bir kısım bilgisiz Atatürkçülerimiz, hemen siyasal parti karşıtlığıyla sahneye çıkarlar. Niyetleri ne...
Türkiye ne zaman derin bir kriz içine girse, ne zaman bir çözüm arayışı başlasa, bir kısım bilgisiz Atatürkçülerimiz, hemen siyasal parti karşıtlığıyla sahneye çıkarlar. Niyetleri ne olursa olsun, aslında sahneye itilmişlerdir. Partisiz, kendiliğindenci mücadele, onların nefesiyle birden balon gibi şişirilir. Yine öyle oluyor, sosyal medyada “Particilik değil milli birlik” başlıklı yazılar dolaştırılmaya başlandı. Sözcü gazetesinde 2 Temmuz 2018 günü yayımlanan bir İstiklâl Savaşı bildirisi de, Partisiz mücadelenin tarihsel kanıtı olarak kullanılıyor.
İSTİKLAL SAVAŞI ÖNCESİNDEKİ KENDİLİĞİNDENCİLİK
Sivas Anadolu Kadınları Müdafaai Vatan Cemiyeti’nin 1920 yılında yayımladığı bildiride şu tavır dile getirilmiş: “Bugün Anadolu ahalisi, kadın, erkek cümlemiz, fırka (parti) isminden bile nefret ediyoruz. Çünkü artık bozuldu, kokuştu. Bizler parti filan istemediğimiz gibi birkaç kişinin parti kavgasına da memleketimizi feda edemeyiz.” O sırada Anadolu’da particiliğe karşı bir tepki olduğu bilinen olay. Sivas Anadolu Kadınları Müdafaai Vatan Cemiyeti de bu tepkiyi dile getirmiş. Ancak bu tavır, başarıya değil, dağınıklığa hizmet ediyordu. O gün Atatürk önderliğindeki öncülerin meselesi, dağınıklığı temsil eden o tavrın yenilmesiydi. İstiklâl Savaşı’nda milî birlik, particilikle sağlandı. Atatürk’ün savaşın başındaki önceliği, Millî Hükümeti kurmak için siyasal parti örgütlemekti.
ATATÜRK’ÜN ÖNCELİKLİ GÖREV SAPTAMASI
O zaman da siyasal parti örgütlenmesine karşı olanlar vardı. Hatta bu kimseler, İstiklâl Savaşı önderliği içinde ağırlığı oluşturuyorlardı. Atatürk, onlara karşı çetin bir mücadele yürüterek, İstiklâl Savaşı’nın öncü partisini, o zamanki dille fırkasını örgütledi. Denebilir ki, 18-22 Haziran 1919 tarihleri arasında beş gün süren Birinci Komutanlar Toplantısı’nda ve 16 Kasım’dan 29 Kasım 1919 gününe kadar 13 gün süren İkinci Komutanlar Toplantısı’nda (Heyeti Temsiliye Toplantısı) en hararetli tartışmalar, Mustafa Kemal Paşa’nın Millî Hükümet ve Siyasal Parti ısrarı nedeniyle yaşandı. Diğer komutanlar, öncelikle Millî Hükümet’in örgütlenmesine karşıydılar. Bu nedenle Partileşmeye de itiraz ettiler. Ali Fuat Paşa, yıllar sonra diğer komutanlarla birlikte hatalı tavır aldığını vurgulayarak anlatır. [1] Doğrudur, o tarihte Parti örgütlemek, yalnız komutanların değil, ahalinin direnciyle de karşılaşıyordu. Halkın örgütlenmeye itirazını Mustafa Kemal Paşa da saptıyordu: “Siyasî zümrelerin şimdiye kadar menfaatleri uğrunda halkı oyuncak kabul etmiş olmaları, ahalide her türlü teşkilâta karşı bir tür çekingenlik doğurmuştur.” [2] Bu nedenle Atatürk’ün Müdafaai Hukuk Cemiyeti adı altında Parti örgütleme mücadelesi, hem halktaki bu çekingenliğin aşılmasını, hem de halkın bu yanlış tutumuna teslim olan komutanların direncinin kırılmasını gerektirdi. Bilindiği gibi Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4 Eylül 1919 günü Sivas Kongresi’nde kurulduğunu önemle belirtir. Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin adı, tıpkı İttihat Terakki gibi Cemiyet idi, ama kurulan örgüt, İstiklâl Savaşı’nın öncü partisi idi.
ATATÜRK’ÜN SİYASAL PARTİ İÇİN KARARLI MÜCADELESİ