Düşük enflasyon düşük faiz
Türk ekonomisinde yapılabilecek en büyük yapısal reform, TL’yi bırakıp Euro’ya geçmek olacaktır. İsterseniz bunu dolara geçmek diye de okuyabilirsiniz. İkisi aynı kapıya çıkar. Bu konuyu...
Türk ekonomisinde yapılabilecek en büyük yapısal reform, TL’yi bırakıp Euro’ya geçmek olacaktır. İsterseniz bunu dolara geçmek diye de okuyabilirsiniz. İkisi aynı kapıya çıkar. Bu konuyu geçmişte de birkaç kez gündeme getirdim. İktisat hocalarımız şiddetle karşı çıktı. Bu, ekonomimiz için bir felaket olur dediler. Merkez Bankamız Euro basamayacağına göre, Euro’lu kamu borçlarını ödeyemeyeceğimiz söylendi. Bundan da anlaşıldı ki, pek çok iktisatçımızın kafasının gerisinde “icap ederse” vadesi gelen TL’li devlet tahvillerini, Merkez Bankası’na para bastırıp itfa etmek gibi gayri iktisadi ve gayri ahlaki çözümler var. (O zaman enflasyon yüzde kaç bine çıkar siz tahmin edin.) Ben, iki yıl önce Euro’ya geçme önerisini tekrarlayınca, bazı iktisat profesörleri Euro’nun zaten ortadan kalkmak üzere olduğunu ileri sürüp böylesi “batmakta olan” bir para birimine geçmek akılsızlıktır buyurdular. Hatırlatayım: Parası Euro olan ekonomisi zayıf Güney Avrupa ülkeleri krize girdi, ama hiçbiri Euro’dan çıkmadı.
EURO’YA GEÇMEK NİÇİN İKTİSADİDİR
Öncelikle şunu söyleyeyim: Euro’ya geçmek “teşvik paketi” açmak gibi basit bir iş değildir. Dış borçla yapılan yatırımları “cebimizden tek kuruş çıkmadan yapıyoruz” diyerek kendimizi kandırmaktan vazgeçmeyeceksek Euro’ya geçerek ancak ikinci Yunanistan oluruz. Euro’ya geçmek “yapısal reform”ların hem anası hem de babasıdır. Kararı bugün alınsa en az 5 yıl sonra gerçekleşebilecek devasa bir projedir bu. Eğer Danimarka veya Norveç gibi paçasını “devalüasyon-enflasyon” sarmalına kaptırmamış bir ülke olsaydık TL’de kalınsın diyebilirdim. Bu reform yapılmalıdır. Çünkü: