Her fiyat zammı bir gelir artışıdır

Gün geçmiyor ki gazetelerde yeni bir fiyat zammı haberi yayınlanmasın. Ancak bu haberlerde “Fiyatlar artıyor ama gelirler artmıyor” gibi bir dil kullanılıyor. Bu mantıksızdır. Çünkü her...

Gün geçmiyor ki gazetelerde yeni bir fiyat zammı haberi yayınlanmasın. Ancak bu haberlerde “Fiyatlar artıyor ama gelirler artmıyor” gibi bir dil kullanılıyor. Bu mantıksızdır. Çünkü her alışverişte bir “parayı veren”, bir de “parayı alan” vardır. Parayı veren için ödediği tutar “gider”, alan için aldığı tutar “gelir”dir. Pek tabii satıcının aldığı paranın tamamı onun geliri değildir. Çünkü satıcı da malı bir başkasından almaktadır. Eğer parayı alan bir üretici ise o da üretim için kullandığı girdileri satın alırken başkalarına para ödemektedir. Yani onlara gelir yaratmaktadır. Neticede maliyet çıktıktan sonra satıcın elinde para kalıyorsa ve o kalan para sattığı malın fiyatına zam yapmadan önce elinde kalan miktardan fazla ise satıcı “fiyata zam yaparak, kendi gelirini artırmış” demektir. Eğer maliyet artışı kadar zam yapmamışsa, geliri düşmüştür. Ama bu sefer ona ara malı veya nihai mal satanların geliri artmıştır. Maliyet artışı (petrol gibi) dolar fiyatı artan ithal mallar yüzünden oluyorsa, o zaman da o ülkelerin geliri artmıştır.

ÜCRET-FİYAT SARMALI

1970’li yıllarda, parası döviz olup üstelik dış ticaret açığı olmayan sanayileşmiş zengin ülkelerde de yüksek enflasyon hüküm sürmüştü. Mesela 1980’de ABD’de yıllık enflasyon % 14 idi. Yine 1980 yılı baharında İngiltere ve İtalya’da yıllık enflasyon % 22’ye, Fransa’da % 14’e dayanmıştı. Ekonomik disiplini ile ünlü Almanya’da bile yıllık enflasyon % 6’yı bulmuştu. Türkiye’de ise % 100’ü geçmişti. O dönemde tüm dünyada işçi sendikaları çok güçlüydü ve enflasyon bir “fiyat-ücret-sarmalı” (wage-price-spiral) halinde kendi kendini doğuruyordu. 1980’den sonra köprülerin altından çok sular geçti. Sendikaların gücü azaldı. Gelişmiş ülkelerde yeni bir “toplumsal sözleşme” oluştu. Enflasyon adeta gündemden kalktı. Hatta 2008/9 krizinden sonra bazen “eksi” oldu. Merkez bankaları enflasyonu düşürmeyi değil, artırmayı hedefler hale geldi. İstikrarlı büyüme için ideal enflasyon “sıfır değil % 2” olarak hesaplandı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bangladeş’in ekonomik mucizesi 22 Ağustos 2024 | 1.525 Okunma Refah azaltan büyüme 08 Ağustos 2024 | 1.312 Okunma Döviz rezervi arttıkça rezerv ihtiyacı da artıyor 11 Temmuz 2024 | 3.030 Okunma Vergi salmak devlete mahsustur 07 Temmuz 2024 | 1.453 Okunma Berlin Bildirgesi 04 Temmuz 2024 | 2.416 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar