Limon da fayda etmedi
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ekim ayı sonunda yıllık enflasyonu (bir yıl öncesinin aynı ayına göre Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki artışı) %25 olarak ölçtüğünü...
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ekim ayı sonunda yıllık enflasyonu (bir yıl öncesinin aynı ayına göre Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki artışı) %25 olarak ölçtüğünü açıkladı. Bu sayı, son 15 yılın en yüksek oranı olarak kayıtlara geçmiş bulunuyor. Enflasyon, sadece ekim ayında %2,67 olmuş. Hâlbuki ekim ayında limon %29, hıyar %19 ucuzlamış. Yani limon-hıyar koalisyonu enflasyonu aşağıya çekmeye çalışmış ama güçleri yetmemiş. Çünkü kalleş “erkek kabanı” ve “kadın kazağı” fiyatları bir ay içinde %40 artmış. Enflasyonun, diğer bir deyişle “geçim maliyeti” nin bu kadar hızlı arttığı bir ayda, konuya mizahi bir giriş yaptığım için kusuruma bakmayın. Bazen mizahın anlatım gücü, ukalaca bir izahtan yüksek oluyor. Enflasyon, fiyatlar “genel düzeyinin” artması demektir. Nispi fiyat değişmeleri her zaman olacaktır. Nispi artış veya azalışlar, “arz ile talebi” eşitleyen fiyat mekanizmasının çalıştığını gösterir. Yaş meyve sebzede mevsimlik dalgalanmalar da doğaldır. Herkes turfanda kiraz yiyemez. Hal böyleyken, her ayın ilk haftasında, enflasyon sivri biber veya kuru soğan yüzünden yüksek çıktı diye yorum yazmanın bir âlemi yoktur. CARİ AÇIK, ENFLASYON İLİŞKİSİ Paranın büyük ustası Chicago’lu Friedman “Enflasyon, her zaman ve her yerde parasal bir olaydır” der. Bunu da şöyle açıklar: Piyasadaki para miktarı, piyasaya sunulan mal ve hizmet miktarından fazla artarsa “arz ile talebi” denkleştiren fiyat mekanizması kendiliğinden devreye girerek fiyatlar genel düzeyini yukarı iter. Bu kuralın mefhumu muhalifinden “para sıkılırsa, enflasyon düşer” sonucu çıkar. Friedman bu “sebep-sonuç” ilişkisini, tek para birimli ABD benzeri ekonomilerde gözlemlemiş ve dolayısıyla “hangi para” sorusuna hiç değinmemiştir. Türkiye gibi çift paralı (TL ve döviz) ülkelerde enflasyon, döviz bollaştıkça yani ucuzladıkça dü...