Yıkım zamanlarında şiddeti anlamak

Son zamanlarda çok zor günlerden geçiyoruz. Başta Filistin meselesi olmak üzere bizleri etkileyen yakın zamanda son derece şiddetli şekilde yaşantıladığımız ve etkileriyle hala mücadele etmek durumunda...

Son zamanlarda çok zor günlerden geçiyoruz. Başta Filistin meselesi olmak üzere bizleri etkileyen yakın zamanda son derece şiddetli şekilde yaşantıladığımız ve etkileriyle hala mücadele etmek durumunda kaldığımız deprem travması, pandemi ve buna ek farklı zamanlarda aldığımız türlü şekillerde şiddet içeren haberlerle her gün bir başka duygulanım içerisine giriyoruz.

Deprem, sel felaketi, heyelan gibi doğa olaylarının yarattığı travmalardan ziyade insan eli ile yapılmış olan travmaların insan ruhsallığında çok daha derin yaralar açtığını biliyoruz. Bunun sebebininse insanı ortalama bir hayvandan ayıracak şekilde üç boyutlu görebilme yetisi ve iri beyinli olması olduğunu söylemek mümkün.

İri beyinli olması aynı zamanda analiz yeteneğine sahip olmayı, farklı açılardan mevcut durumu değerlendirebilmeyi, bir konu üzerinde fikir yürütebilmeyi, düşünebilmeyi ve belki de gözlemleyebildiğimiz ölçüde kısmen daha gelişmiş bir iletişimi ağına sahip olduğumuzu bizlere veriyor.

Bu özelliklere sahip bir topluluğunsa daha medeni, mevcut koşullara uyumlanarak, belli sınırlılıklara riayet ederek yaşamını sürdürmesi beklenirken aksi bir durumla karşı karşıya kalınması elbette ki bir diğeri için durumu kabullenmeyi güçleştiriyor.

Bizleri hayvanlardan ayıran içgüdüsel davranmanın ötesinde düşünerek hareket etme, vicdani ve ahlaki değerleri göz önünde bulundurma, bir diğerinin de haklarını gözetebilme iken bunları adeta bir kenara itip yalnızca kendi kişisel çıkarlarımız doğrultusunda içgüdüsel ve bir o kadar da ilkel davranışlar sergilememiz ortalama bir hayvanla bir insanı davranışsal boyutta ayırt etme noktasında işleri güçleştiriyor.

Kendimizi bir diğer ırktan üstün görmemizi sağlayan şeyler yukarıda sıralanan maddeleri içerirken, bu maddelere uygun davranışlar sergileyememek üstün ırk olduğumuzu ‘iddia etmek’ dışında yalnızca hiç bir gerçekliği olmayan bir söylemi ortaya koyuyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ege Ebrar Önür: Koruyucu sistemlerin iki yüzlülüğü 08 Eylül 2024 | 18 Okunma Birinci Sınıflar İçin Okula Uyum Süreci 06 Eylül 2024 | 18 Okunma Okula Uyum Süreci (Anaokul) 01 Eylül 2024 | 12 Okunma Yüzyıllık yaşamın sırrını açıklıyorum 28 Ağustos 2024 | 52 Okunma Sanal körlük 11 Ağustos 2024 | 2.132 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar