Adaylar yarışsaydı Binali Yıldırım kazanabilir miydi?
İstanbul seçimlerinin AK Parti açısından belki de en travmatik boyutu; Binali Yıldırım gibi bütün Türkiye’nin tanıdığı ‘marka’ bir isimle girdiği yarışı, Ekrem İmamoğlu gibi tanınırlığı eşiyle dostuyla ve belediye başkanı olduğu ilçeyle sınırlı olan bir aday karşısında kaybetmesidir.
Bunu ben söylemiyorum.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, seçimlerin son düzlüğünde, İstanbul seçmenine, Sayın Yıldırım’ın marka değerini anlatmış, Ekrem İmamoğlu’nun ise bir marka değeri olmadığını söylemişti:
“Kendisi tecrübe demektir, hizmet demektir, yatırım demektir. Bu marka, muhabbet, samimiyet, özveri demektir. Milletvekili olarak yanımdaydı. Ne yaptık? Ulaştırma Bakanı, daha sonra Başbakan, daha sonra TBMM Başkanı... Binali Yıldırım, çözüm üretebilme iradesi demektir. Bugün eser siyasetinde ülkemizin başlı başına bir markasıdır. İstanbul’a o kadar önem veriyoruz ki kendisini aday yaptık. Şu an buradan çıkan zatın (Ekrem İmamoğlu), marka olarak nesi var? İstanbul’a belediye başkanı seçeceğiz dikkat edin.” (12 Mart)
Bir de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, aday tanıtım toplantısında Binali Yıldırım’ı takdim etme sözlerini hatırlayalım:
“En güzide, kıdemli, tecrübeli, pratik, icraatçı bir ismi aday olarak gösterdik. İstanbul buna layık.” (29 Aralık 2018)