Ahmet Turan Alkan’ın özeleştirisi ve Yargıtay 16. Ceza’nın kararı…
Hüzün ve şaşkınlık. İki duygum birbirine karışmış durumda. Köşemde defalarca övdüğüm Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2020/4391 no.lu kararının bende şaşkınlık duygusu yarattığını da söylemeliyim.
Hüzün ve şaşkınlık. İki duygum birbirine karışmış durumda. Köşemde defalarca övdüğüm Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2020/4391 no.lu kararının bende şaşkınlık duygusu yarattığını da söylemeliyim.
Yerel mahkeme kararlarının bir uçtan diğer bir uca savrulduğu, yerel mahkemeler tarafından sanık sandalyesine oturanların kolayca “örgüt üyesi, darbeye teşebbüs” suçlusu sayıldığı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının havalarda uçuştuğu bir dönemde verdiği hukuki kararlarla “Türkiye’de hakimler var” dedirten Yargıtay 16. Ceza Dairesi beni ciddi anlamda şaşırttı.
Verdikleri çoğu kararla adeta hukuk manifestosu yazan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, kapatılan Zaman Gazetesi yazarları hakkında verdiği kararında yaptığı “iyi medya kötü medya” tanımını görünce sadece şaşırmakla kalmayıp ürktüm de!