Korku siyaseti el mi değiştiriyor
Ülkeyi iki ayrı kampa ayırarak, toplumun bir kesiminin travmatik acılar yaşamasına bir kesimin ise elleri yüreğinde endişe, panik içinde yaşamasına sebep olan “irtica gelecek” korkusu zihinlere ne zaman...
Ülkeyi iki ayrı kampa ayırarak, toplumun bir kesiminin travmatik acılar yaşamasına bir kesimin ise elleri yüreğinde endişe, panik içinde yaşamasına sebep olan “irtica gelecek” korkusu zihinlere ne zaman yerleştirildi?
Ülkenin ekonomisine verdiği zararı bir kenara bırakalım, Diyarbakır’dan Edirne’ye ateş girmedik ev bırakmayan, yine ülkeyi iki ayrı kampa bölen “bağımsız Kürdistan istiyorlar” söylemi üzerinden oluşturulan “Kürt etnisitesi” korkusu.
Bu iki büyük korku da Cumhuriyet döneminde uyduruldu.
Dindar kadrolar iktidara geldi ama yıllardır dehşet içinde beklenen “irtica” bu ülkeye gelmedi?
“İrtica gelecek” korkusuyla bu ülkede ne acılar yaşandı ne gözyaşları döküldü de “irtica gelecek” korkusu o acıların, insan hakları ihlallerinin yaşanmasına göz yumdurdu.
90 yıldır gelmeyen kurgulanmış “irtica” korkusu yarın yine de birileri için kullanışlı argüman olur mu? Olur.
Devlet faili meçhuller işledi, insan haklarını açıktan ihlal etti ancak toplumun bir bölümü, kurgulanmış, empoze edilmiş “Kürt etnisitesi” korkusuyla yapılan zulme, adaletsizliğe göz yumdu?
Devlet 1960’lı yılların ortalarından itibaren “Bu kış komünizm gelecek” korkusunu yerleştirdi toplumun bir kesimin zihinlerine. Var olan korkuları tekrarlarken yeni korkular üretildi.