Sosyal medya Temel Karamollaoğlu’nun olmuş
Görmezden gelmeye, karartma ve kara propaganda yapmaya, ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya yönelik operasyonel habercilik tarzı başarılı bir sonuç verseydi AK Parti iktidara gelemezdi. Dahası 2013 yılına kadar...
Görmezden gelmeye, karartma ve kara propaganda yapmaya, ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya yönelik operasyonel habercilik tarzı başarılı bir sonuç verseydi AK Parti iktidara gelemezdi. Dahası 2013 yılına kadar iktidarda kalamazdı. 2013 yılına kadar ki süreç AK Partinin kendisini “iktidarız ancak muktedir değiliz” diye tanımladığı dönem.
Bu dönemler aynı zamanda AK Parti’nin “demokrasi, adalet, hukuk, özgürlük” gibi kavramları sıkça telaffuz ettiği yine bu kavramların ülkemizde var olabilmesi için adımlar attığı, yani reformist ve iyi fotoğraflar verdiği dönem.
Medya tarafgir olduğunda kaybetti. Saygısız dil kullandığında kaybetti. Toplumsal mühendislik yaptığında daima toplumun karşı tepkisini çekti.
Dün böyleydi... Bugün de böyle... Yarında aynı olacak...
Hatırlayacaksınız...
Toplumda artık toplumsal mühendislik operasyonlarının bir karşılığı yok.
Nitekim, ana akım medyanın 24 Haziran seçimlerine yönelik olarak tarafgirlik yapacağı, menfaatleri gereği pozisyon alacağı, ekranlarını istenmeyen kişilere kapatacağı anlaşılınca, Saadet Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu ilk günden çıkıp ve şöyle demişti:
“Medya padişahınsa, sosyal medya bizimdir. Hakikat, baskı ve ambargo ile gizlenemez.” (24 Mayıs 2018)
Hatırladınız mı Sayın Karamollaoğlu’nun bu açıklamasını?
Hatırladınız...
Sosyal medya Temel Karamollaoğlu’nun olmuş... Hadi gençlerin diliyle söyleyeyim, sosyal medya Temel Karamollaoğlu ile yıkılıyor.
Karamollaoğlu hakkında yazılan yorumları okuduğumda şöyle düşündüm.
- Demek ki, gençlere ulaşmak için genç lider olmak gerekmiyor, arada kuşak farkının olması gençlere ulaşmanın önünde büyük bir engel falan değil.
- Ülke o kadar gerilmiş, o kadar kamplaşmış ki, bu milletin şefkate ihtiyacı var, kuşatıcı bir söyleme ihtiyacı var.
- İdeolojik kalıplarla dünyaya bakmayan bir gençlik var. Dindar olup olmadığı ile ilgilenmiyor ne söylediğine ilkesel olarak nasıl bir duruş sergilediğine bakıyor. Kimlik siyaseti ilgisini çekmiyor ilkesel siyasetle ilgileniyor.
“İslamcı profiline karşı olan, ahlak ve adalet kavramlarına bakışını net bir şekilde gördüğümüz dindar ve özgürlükçü bir anlayışa sahip duruşu bulunan bir lider olduğu anlaşılıyor. Gerçek olamayacak kadar iyi duruyor desem abartmış olmam. Dedesiz büyümüş birisi olarak şunu söyleyebilirim. Böyle bir ülke ortamında bir insan ancak bu derece bilgece, cesurca ve toplumsal kesimleri bu ölçüde kucaklayıcı bir üslup takınabilir. Adam resmen modern zamanların Dede Korkut’u gibi.”
“E-miting yapıyoruz dedi. Şaştım kaldım valla.
Diyor ki, kaporta yaparak, tank/helikopter yaptım denilmez.
Diyor ki, ana dilde eğitimi destekliyoruz.