Ama o bir katil!
Sevgili okurlarım, günlük görevlerimden biri de her gün sizlerden gelen mesajları okumaktır. Mesajlar üç yolla gelir: E-posta, faks ve zarftan çıkan mektuplar. Hepsini her gün dikkatle okurum ama ne yazık ki yanıt veremem....
Sevgili okurlarım, günlük görevlerimden biri de her gün sizlerden gelen mesajları okumaktır. Mesajlar üç yolla gelir:
E-posta, faks ve zarftan çıkan mektuplar. Hepsini her gün dikkatle okurum ama ne yazık ki yanıt veremem. Aksi takdirde zamanımın çoğunu her gün bu işe ayırmam gerekir ki, mümkün değildir.
İki gün önce zarftan 26 Ağustos tarihli bir mektup, bir de fotoğraf çıktı.
Gönderen Tokat Kapalı Cezaevi’nde yatmakta olan hükümlü Necmi Alan…
Mektupta görüldü damgası var.
Kimmiş bu adam, okumaya başladım:
“Sevgili usta, yürekli gazeteci Emin Çölaşan. Bugün yine beynim sıkıştı. Boşaltmak zorundayım. Ben 71 yaşındayım. Hayatımda en sevdiğim şey ne diye sorsalar ağaç dikmek ve yetiştirmek derim. Saymadım ama milyonu aşkın yetişkin ağacım vardır. Şimdi gelelim esas konuya.
Cezaevinde günümüz gazeteleri okumak ve televizyona bakmakla geçiyor. Beni en çok üzen ve kötü etkileyen kadın cinayetleri. En çok da son Emine Bulut cinayeti. Her gün üç beş kadın öldürülüyor.
Fakat bana ters gelen, bakanların ve siyasetçilerin konuşması. Onların bu konuda konuşma hakkı yok çünkü iktidar onların elinde.
Ey güzel insanlar siz bir gün olsun cezaevinde yattınız mı? Cezaların az olduğunu söylüyorsunuz.
(İdam cezasını kastediyor.) Allah korusun ama bu konu yaşanmadan anlaşılmaz.
Cezaya göre suç işlense ABD’de idam var. Şeriatçı Arap ülkelerinde ve çok iyi bildiğim İran’da da idam var. Neden oralarda suç oranı düşmüyor, biri çıkıp bana bunu anlatsın.”
★★★
Hemen ardından sıra Necmi Alan’ın itirafına geliyor:
“Üzülerek söylüyorum. Ben de cinayetten cezaevindeyim. Ama kadın cinayeti değil.
Ben mekân (gece kulübü, bar, pavyon) işletmecisiyim. Şehir magandaları mekânımda çalışan bir bayanın boynunu kesti. Onun için öldürdüm.
Mahkeme bana nefsi müdafaa (indirimi) vermedi. Ağır tahrik verdi. İyi hal indirimi de verilmedi. 18 yıl hapis aldım. Biliyorsunuz, gazino (mekân) işletenlere şüphe ile bakılıyor…
Neyse, bu kadın cinayetlerini önlemekte çare nedir?
Maddi sıkıntı. Bunun çaresi yok. Sonra işsizlik, nafaka olayı ve uyuşturucu. İkinci ve üçüncüye çare bulunur ama uyuşturucu… İşte bu çok zor ve çok problemli.”
★★★
Sonra ilginç bir yorum, belki de gerçek geliyor:
“Bu kadın cinayetlerinin çaresi… Öyle kimse kendini ve insanları kandırmasın.
Ben kendimden biliyorum, cinayet anında (cinayeti işlerken) hiç kimse bana şu kadar ceza verirler diye düşünmez, düşünemez.
O an sözün ve aklın bittiği andır. Bu böyle biline.”
★★★