Gizemli adam Sedat Peker
Sözcü Gazetesi Yazarı Emin Çölaşan'ın bugünkü (01.09.2022)''Gizemli adam Sedat Peker'' başlıklı yazısı.
Sevgili okurlarım Türkiye'nin feci bir biçimde nasıl soyulduğunu hep birlikte görüyoruz…
Yolsuzluklar diz boyu.
Soygun, vurgun, rüşvet, avanta, yandaş kollama ve hırsızlık, ne ararsanız bol miktarda var.
Siyasi iktidar bunlara göz yumarsa sonuç elbette ki bu olacaktı.
Rahmetli Süleyman Demirel hayatta olsaydı herhalde “Vaa mı bunun başka izah tarzı gardaşım” derdi.
Gün geçmiyor ki karşımıza bu konuda yeni olaylar çıkmasın.
Ancak gelin görün ki iktidar bu olanlara karşı son derece duyarsız…
“Benim hırsızım iyidir, ben kendi hırsızıma dokunmam” demeye getiriyor!
Bunu açıkça söylemesi doğal olarak mümkün olmuyor ama belgelenen bunca yolsuzluk sonrasında yapılan herhangi bir girişim yok.
Dolayısıyla memleket güzel güzel soyuluyor!
Söylemesi ayıptır ama şu anda 46 yıllık gazeteciyim. Yani bu satırları boşuna ya da bilmeden yazmıyorum.
Meslek yaşantımın tümü neredeyse bu tür pisliklerin üzerine gitmekle geçti.
Geçmiş iktidarlar dönemini düşünüyorum, hepsi zamanında yolsuzluk vardı. Bundan sonra da olacaktır.
Avanta, torpil, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık ve devlet yönetiminde israf…
Bizde bir kural oluşmuştur:
Devletin parasına göz koyanların önemli bir bölümü o parayı kendi özel malı gibi görmeye başlar…
Ve savurdukça savurur.
Devlet parası deniz, yemeyen domuz!..
Bu rezillikleri önlemekle görevli anayasal kurumlarımız vardır. Onlardan biri Sayıştay'dır.
Sayıştay'ın deneyimli uzmanları bu harcamaları denetler ve ortaya bir sürü pislikler çıkar. Ancak gelin görün ki sonuçta hiçbir şey değişmez.
Ben Sayıştay raporlarına güvenirim ama siyasal iktidar onları hasır altı etmeye kalkışır ve eder.
Sonuç sıfırdır.
Geçmişte en büyük yolsuzlukları ortaya çıkaran iki devlet kurumu vardı.
Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu.
AKP iktidarı bunları kendi açısından ‘zararlı ve tehlikeli' gördü, işine gelmediği için ikisini de kapattı!..